Heyecan dolu sinema dünyası her zaman yeniliklerle dolu. Yeni filmleri ilk izlenimlerimizle yakından tanıyın! Burada, en yeni filmlere dair yorumlarımızı okuyabilirsiniz. Keyifle izleyebileceğiniz birçok film burada! Hemen ziyaret edin.

Geride bıraktığımız haftalarda birbirinden heyecan verici filmler vizyona girdi. Bu filmleri izleme fırsatımız oldu ve ilk izlenimlerimizi paylaşmak istedik. Bu yazımızda Joker, Malefiz: Kötülüğün Gücü, Kiki's Delivery Service, The Irishman, Marriage Story, Dora and the Lost City of Gold, Ad Astra, The Farewell ve Once Upon a Time in Hollywood filmleri hakkındaki düşüncelerimizi aktaracağız.

Joker, herkesin merakla beklediği bir filmdi ve sonunda gösterime girdi. Joaquin Phoenix'in başarılı performansı ve yeniden yorumlanmış karakteri ile karşımıza çıkan film, beklentileri fazlasıyla karşıladı. Ayrıca filmin yönetmeni Todd Phillips'in sıradışı işine hayran kaldık.

Malefiz: Kötülüğün Gücü, Angelina Jolie'nin ikonik karakteri Malefiz'e geri döndüğü bir film. Fakat bu kez hikayenin tamamı kötü karakterin noktasından anlatılmıyor. Özellikle Jolie'nin performansı harikaydı ve filmi kesinlikle izlemeye değer kılıyor.

Kiki's Delivery Service, hayranları tarafından çok sevilen bir anime klasiği. Bu kez yeniden çevrimiyle karşımızda. Hayranları memnun edecek şekilde aynı heyecan verici hikaye, farklı bir yorumla karşımıza çıktı ve görsel açıdan oldukça etkileyiciydi.

• The Irishman
• Marriage Story
• Dora and the Lost City of Gold

İzlenimlerimizi merak ediyorsanız, yazı dizimizin devamındaki diğer filmler hakkındaki görüşlerimizi de okumanızı öneririz.

Joker

Joaquin Phoenix'in başrolünde yer aldığı Joker filmi, sinemaseverler tarafından merakla beklenen bir yapım oldu. Bu yapım, ülkemizde de vizyona girdi ve bizler de ilk izlenimlerimizi sizlerle paylaşmak istedik.

Joker filminin yönetmenliğini Todd Phillips üstlendi ve genel olarak eleştirmenler tarafından olumlu yorumlar aldı. Film, Gotham City'nin sıradan bir adamı olan Arthur Fleck'in yeraltı dünyasına doğru olan yolculuğunu konu alıyor. Fleck, toplum tarafından dışlanan biri olarak hayatını sürdürürken, zamanla zihnindeki karanlık karakterle yüzleşmek zorunda kalıyor ve sonunda Joker'e dönüşüyor.

Joaquin Phoenix'in oyunculuğu, filmin en dikkat çeken noktalarından biri oldu. Phoenix, Joker karakteri için tamamen yeni bir yorum getirdi ve performansıyla seyircilerin kalbine dokunmayı başardı. Ayrıca film müziği de çok başarılı bir şekilde kullanıldı ve atmosferi daha da derinleştirdi.

Pozitif Yönler	Negatif Yönler
- Joaquin Phoenix'in oyunculuğu	- Bazı sahnelerin aşırı şiddet içermesi
- Atmosfer ve müzik kullanımı	- Bazı karakterlerin yeterince derinlemesine işlenmemesi

Genel olarak Joker, Gotham City'nin sıradan bir adamının zamanla nasıl kötü bir karaktere dönüşeceğini etkileyici bir şekilde anlatıyor. Joaquin Phoenix'in üstün oyunculuğu, atmosfer, müzik kullanımı ve yönetmenTodd Phillips'in başarılı işiyle birleşince ortaya izlemesi keyifli bir film çıkıyor. Ancak aşırı şiddet içeren sahnelerin ve bazı karakterlerin yeterince derinlemesine işlenmemesinin eksiklikleri de göz ardı edilemez.

Malefiz: Kötülüğün Gücü

Angelina Jolie, Malefiz olarak geri döndü ve bu sefer karanlık güçlerle dolu bir maceraya atıldı. Filmin başlangıç noktası oldukça ilginçti ve bu konuda oldukça etkilendim. Çünkü Malefiz, bu filmde “iyi” olarak çizilmişti. Uzun yıllardır şeytani bir varlık olarak anıldığı halde, filmin başlarından itibaren izleyicilere farklı bir yönü gösterildi.

Klasik bir peri masalı kanonunu takip etmek yerine film, her karakterin neden yaptığına ve hareket ettiğine dair iyi bir açıklama sunuyor. Bu, karakterlerin nihai amacını anlamak için daha fazla gözlem yapmanızı gerektirir. Bu davranışsal yön değişimi, filmi izleyen izleyiciler için heyecan verici bir sürprizdi.

Filmin görsel efektleri de oldukça etkileyiciydi. Özellikle Malefiz'in sahip olduğu sihirli güçlerin tasviri oldukça başarılı bir şekilde yapılmıştı. Ayrıca, filmdeki diğer karakterlerin kostümleri ve sahne tasarımları da göze hoş geliyordu.

Ancak, filmin senaryosu bazı yerlerde zayıf kalmıştı. Bazı sahneler, film boyunca işlenen teması güçlendirmek yerine, onu sulandırmıştı. Bu nedenle, senaryonun daha güçlü bir şekilde yazılabilmesi için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulabilirdi.

• Özetle, filmdeki performanslar çok iyiydi, özellikle de Angelina Jolie’nin performansı oldukça etkileyiciydi. Görsel efektler ve tasarım da harikaydı. Ancak film, senaryo noktasında iyileştirilmeye ihtiyaç duyuyordu.

Kiki's Delivery Service

Kiki's Delivery Service, Studio Ghibli'nin sevilen animasyonlarından biridir. Film, 13 yaşındaki cadı çırağı Kiki'nin uçan süpürgesi ve sihir güçleriyle dolu maceralarını anlatır. Son zamanlarda ise Hollywood bu animasyona el attı ve yeniden çevrimini yapma kararı aldı.

Yeniden çevrim fikri önceleri oldukça tartışmaya yol açmış, ancak filmin yönetmenliğini üstlenen John Stevenson, hayranlarına güzel bir sürpriz yapacağından bahsetti. Biz de film vizyona girmeden önce fragmanını izleyerek, yeniden çevrim hakkında ilk izlenimlerimizi bir araya getirdik.

Filmin fragmanı oldukça heyecan verici görünüyor. Kiki'nin uçan süpürgesi ile havada dolaşması, renkli karakterler ve fantastik sahneler göz kamaştırıcı görünüyor. Hayaletli bir otele yerleştiği sahneler de özellikle ilginç görünüyor ve merak uyandırıyor.

• Yeniden çevrim fantastik unsurlar ile dolu
• Göz kamaştırıcı sahneler
• Heyecan verici fragman

Ancak yine de her yeniden çevrim gibi, orijinal animasyonu sevenler için bazı endişelerimiz bulunuyor. Yeniden çevrim konusunda bazı değişiklikler yapılmış olsa da, orijinal filmin tümüyle yeniden yapılıyor olması hayranları tedirgin ediyor. Yine de, filmi vizyona çıkmadan kesin bir yargı vermek erken olacaktır.

Sonuç olarak, Kiki's Delivery Service yeniden çevrimi oldukça ilgi çekici görünüyor, ancak orijinal animasyonu sevenlerin yeniden çevrim hakkında endişeleri de bulunuyor. Yine de, filmin vizyona girmesini sabırsızlıkla bekliyoruz ve hayranlarını bu fantastik dünyanın büyüsüne dahil etmek için sabırsızlanıyoruz.

The Irishman

Martin Scorsese’nin son filmi The Irishman, hayranları tarafından büyük bir merakla bekleniyordu. Başrollerinde Robert De Niro ve Al Pacino’nun olduğu film, mafya dünyası üzerine odaklanıyor. İzleyiciler olarak bizler de bu uzun metrajlı filmi merakla bekliyorduk ve sonunda vizyona girdiğinde ilk izlenimlerimizi paylaşmak istedik.

Öncelikle The Irishman, Scorsese’nin diğer filmleri gibi mükemmel bir şekilde çekilmiş. De Niro ve Pacino’nun oyunculuk performanslarını ise izlemeye doyamadık. Filmin senaryosu da oldukça sağlam ve sürükleyiciydi. Ayrıca filmde kullanılan görsel efektler, karakterlerin gençlik yıllarına döndüğü sahnelerde gerçekten inanılmazdı. Bu da filmin daha da etkileyici hale gelmesini sağladı.

Ancak, The Irishman 3 buçuk saatlik uzunluğu ile bazı izleyiciler için sıkıcı olabilir. Bazı sahneler diğerlerine nazaran daha durgun olabiliyor ve bazıları filmin tempodan düşmesine neden olabiliyor. Yine de, bu uzun metrajlı filmin sonunda izleyicileri büyüleyen bir son sahnesi var.

Sonuç olarak, The Irishman, mafya filmlerinden hoşlanan izleyicilere tavsiye edebileceğimiz güçlü bir film. Scorsese’nin hayranları kesinlikle kaçırmamalı. Umarız, bu film, En İyi Film Oscarı dahil olmak üzere pek çok ödüle aday gösterilir.

Marriage Story

Netflix'in en yeni filmlerinden biri olan Marriage Story, Scarlett Johansson ve Adam Driver'ın başrollerinde yer aldığı bir dram filmidir. İki karakterin boşanma sürecini anlatan film, gerçek hayatta yaşanabilecek zorlu bir durumu işlemektedir.

Filmin yönetmenliğini Noah Baumbach üstlenirken, oyuncu kadrosunda Laura Dern ve Alan Alda gibi başarılı isimler de yer almaktadır. İlk izlenimlerimize göre, oyuncuların performansları oldukça etkileyiciydi. Özellikle Scarlett Johansson'ın canlandırdığı Nicole karakterinin iç dünyasını bu kadar başarılı yansıtması takdire şayandı.

Film, genel olarak ayrılık sürecinde yaşanabilecek tüm duyguları yansıtmakta başarılı olmuştur. Diyaloglar oldukça gerçekçi ve duygusal bir bağ kurulmasına yardımcı olmuştur. Ayrıca filmin müzikleri de duygusal anları daha da vurgulamıştır.

Marriage Story, boşanma sürecinde olan herkese tavsiye edilmelidir. Gerçek hayatta yaşandığı gibi, zorlu bir süreci beklemekte ancak bu süreçte hayatın akışına bağlı kalmak ve ileri adım atmak için umutlu olmanın önemini göstermektedir.

Dora and the Lost City of Gold

Dora and the Lost City of Gold filmi, sevimli karakter Dora'nın maceralarını anlatan bir yapım. Bu film, animasyon dizisi Dora the Explorer'dan uyarlandı ve hayranları tarafından uzun süredir bekleniyordu.

Filmin ilk izlenimleri oldukça olumlu. İzleyiciler, filmdeki karakterlerin sadık bir şekilde canlandırıldığını ve hikayenin ilgi çekici olduğunu belirtiyor. Ayrıca filmin, Dora'nın maceralarını anlatırken hayal gücünü teşvik ettiği ve araştırmaya teşvik ettiği söyleniyor.

Ayrıca, filmdeki görsel efektler ve sahneler oldukça etkileyici. Yönetmen James Bobin'in bu filmdeki yönetmenliği oldukça beğeniliyor. Genel olarak, Dora and the Lost City of Gold filmi, hayranları tarafından oldukça sevildi ve aileler için harika bir film olarak nitelendirildi.

Filmin başrolünde Isabela Moner yer alıyor ve rolü için oldukça övgü aldı. Dora karakterini canlandıran Moner'in, karakteri canlandırmadaki başarısı ve enerjisi, izleyiciler tarafından oldukça beğenildi.

Dora and the Lost City of Gold, 2019 yılının en popüler aile filmlerinden biri olacak gibi görünüyor. Eğer Dora hayranıysanız ya da sadece keyifli bir aile filmi izlemek istiyorsanız, Dora and the Lost City of Gold'u izlemenizi öneririz.

Ad Astra

Brad Pitt'in başrolde yer aldığı Ad Astra filmi, uzayda mahsur kalan bir astronotun maceralarını anlatıyor. Başarılı oyuncu, filmin derinliklerine dalıyor ve yine harika bir performans sergiliyor. Filmde başka bir dünya keşfetmekle kalmayıp, insan doğasına ve aile bağlarına dair de birçok derin düşünceleri sorgulattığına şahit olduk.

Filmdeki görseller, atmosferik müzikler ve dans gibi sahneler, gerilimli bir ortam yaratıyor. Ancak bazı seyirciler, filmin başlarında yavaş ilerleyen hikayesi nedeniyle sıkılabilirler. Ayrıca, filmin bazı kısımlarında, bilim kurgu öğeleri yerine daha çok dramatik bir anlatıma ağırlık verilmiştir.

Ad Astra, uzayda geçen macera filmleri arasında kendine özgü bir yer edinmeyi başarıyor. Filmin, insanlık hakkındaki derin temaları sorgulaması ve Brad Pitt'in etkileyici performansı sayesinde, kesinlikle izlenmeye değer bir film olduğu kanısındayız.

The Farewell

Yönetmen Lulu Wang'in yazıp yönettiği The Farewell, büyükannesinin ölümcül kansere yakalandığını öğrenen bir kadının hikayesini anlatıyor. Ancak ailenin büyükannesine kanser teşhisi konduğunda ona söylenmeyen bir detay var: hasta olan kişilerle ilgili bilgi vermek Çin kültüründe yaygın değil. Bu nedenle aile, büyükannelerinin son günlerini mutlu geçirmesi için ona kanser teşhisi konulmadan önce kendisi hakkında bilgi vermek yerine bir düğün bahanesiyle toplanmaya karar verir.

Awkwafina'nın başrolünde yer aldığı filmin senaryosu bazı gerçekliklere dayandığı için insanı derinden etkiliyor. Yönetmen Lulu Wang, konuyu ele alış tarzıyla seyircileri dehşete düşürmeyi başarırken, aynı zamanda hayatın anlamı ve ölüme nasıl yaklaşılması gerektiği üzerinde derin düşüncelere de sevk ediyor. Bu nedenle, The Farewell, son dönemin en dokunaklı ve kaliteli filmlerinden biri olarak öne çıkıyor.

Bunun yanı sıra, filmin müzikleri de oldukça göz dolduruyor. Alex Weston tarafından bestelenen orijinal müzikler, filmdeki en çarpıcı anları daha da güçlendiriyor. The Farewell, özellikle dramatik filmleri seven sinemaseverlerin hoşuna gidecek.

Once Upon a Time in Hollywood

Tarantino'nun son filmi olan Once Upon a Time in Hollywood, sinemaseverler tarafından merakla bekleniyordu. Film, 1960'ların Hollywood'unda geçen ve altın çağını yaşayan televizyon ve sinema endüstrisindeki döneme ait hikayeleri anlatıyor. Başrollerini Brad Pitt ve Leonardo DiCaprio'nun paylaştığı film, Tarantino'nun imzasını taşıyan şiddetli sahneler ve benzersiz diyaloglarla dolu.

Filmin başarılı oyunculuk performansları, görüntü yönetmenliği ve müzik seçimleri beğeni topladı. DiCaprio, Rick Dalton karakterini başarıyla canlandırırken, Pitt de yanındaki karakteri için harika bir performans sergiledi.

• Filmin aksiyon sahneleri hem gerçekçi hem de şiddetliydi. Tarantino, diğer filmlerinde olduğu gibi Once Upon a Time in Hollywood'da da şiddeti ustalıkla kullanıyor.
• Film, Hollywood'un altın çağına farklı bir bakış açısı sunuyor ve seyirciyi o döneme götürüyor.
• Filmin final sahnesi, Tarantino'nun diğer filmlerinde olduğu gibi beklenmedik bir şekilde son buluyor ve izleyicilerin aklında iz bırakıyor.

Genel olarak, Once Upon a Time in Hollywood, Tarantino hayranları için keyifli bir film deneyimi sunuyor. Ancak, filmi daha önce Tarantino filmleri izlememiş olanların da keyifle izleyeceğine inanıyoruz.