İngilizler ve Amerikan Kolonileri Arasındaki İlişkiler tarihte önemli bir yere sahiptir. Bu ilişkilerin kökenleri ve gelişimi ile ilgili bilgileri bu yazımızda bulabilirsiniz. Keyifli okumalar!

İngilizler ve Amerikan kolonileri arasındaki tarihi ilişkiler oldukça karmaşık ve çalkantılıydı. Amerika'nın keşfi ve yerleşim süreci, İngiliz kolonilerinin Amerika'da kuruluşunu sağladı. Başlangıçta, İngilizler kolonileri korumak ve yönetmek için küçük bir vergi ödemesini talep ettiler, ancak zamanla bu vergiler artmaya başladı. Bu ek vergiler, Amerikan kolonicileri arasında memnuniyetsizliğe neden oldu ve bağımsızlık arayışlarına yol açtı.

1763'teki Fransız ve Hint Savaşı, İngilizlerin Amerikan kolonilerinde izlediği politikaların sonunu getirdi. İngilizler bu savaşta büyük bir zafer kazandılar ancak zafer, İngilizlerin Amerikan kolonilerine olan güvenini artırdı. Bu durum, kolonicilerin memnuniyetsizliğini daha da artırdı. Boston Çay Partisi, İngiliz vergilerine karşı yapılan bir protesto eylemiydi. Bağımsızlık Bildirisi'nin hazırlık süreci ve içeriği, Thomas Jefferson tarafından yazıldı.

Bağımsızlık Bildirisi'ni protesto eden İngiliz taraftarları, maske takarak Amerikan kolonicilere işkence yapmaya başladı. Bu olaylar, adı "Maske Takmış İşkenceciler" olan İngiliz taraftarları ile koloniciler arasındaki şiddet eylemleriydi. Amerikan Bağımsızlık Savaşı, Amerika kolonilerinin İngiltere'ye karşı savaşı ve bağımsızlık kazanımına neden oldu.

• Saratoga Savaşı, Amerikalıların İngiliz ordusunu yenilgiye uğrattığı ve Fransa'nın savaşa katılmasını sağlayan savaş.
• Yorktown Muharebesi, Amerika Birleşik Devletleri'nin İngiltere'ye karşı kazandığı son muharebe oldu.

Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'nin kabul edilmesi ve savaşın sonuçları, Amerikan Devrimi'nin sonuçlarıydı. Anayasa çalışmaları sonrasında, ABD Anayasası yazıldı ve Amerikan demokrasisi gelişti.

Amerika Kolonileri'nin Oluşumu

Amerika kolonileri, Amerika'nın keşfi ile ortaya çıkmıştır. 1492'de Kristof Kolomb'un Amerika kıtasına ayak basmasıyla başlayan keşif süreci, İspanya, Hollanda, Fransa ve İngiltere gibi Avrupa devletlerinin Amerika'yı keşfetmesi ile devam etmiştir. Bu devletler, Amerika kıtasında ticari faaliyetler yürütmeye başlamış ve burada sömürgeler kurmuştur. İngiltere, 1607'de Virginia'da Jamestown'u kurarak, Amerika'da ilk kalıcı İngiliz kolonisini kurmuştur.

İngiliz koloniciliği, Amerika kıtasında 13 koloninin kurulması ile devam etmiştir. Bu koloniler, İngiliz Krallığı'na bağlı olarak yönetilmiştir. Kolonilerde büyük çiftlikler ve tarım işletmeleri kurulmuş, yerli halk ile ticari faaliyetler yürütülmüş ve İngiliz nüfusunun artmasıyla burada bir İngiliz topluluğu oluşmuştur.

İlk başlarda İngiliz koloniciliği, İngiltere ile ticari anlaşmazlıklar yaşanmış, ancak daha sonra İngiltere'nin Amerika'daki varlığı artmıştır. 1754'ten başlayarak Fransız ve Hint Savaşı, İngiltere'yi Amerika'daki kolonilerine daha da yakınlaştırmış ve daha sıkı bir şekilde kontrol etme ihtiyacı hissetmesine neden olmuştur.

• İngilizler, Amerika kolonilerine daha sıkı bir şekilde vergi uygulayarak, İngiliz hükümetinin finansal ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmışlardır.
• Buna rağmen, Amerika kolonileri, kendi kendilerini yönetme konusunda ısrar etmişler ve vergilere karşı çıkmışlardır.
• Bu siyasi ve ekonomik anlaşmazlıklar, Amerikan Bağımsızlık Savaşı'na yol açmış ve sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nin kurulmasına neden olmuştur.

İngiliz Koloniciliği'nin Sonu

1763'teki Fransız ve Hint Savaşı, İngilizlerin Amerika kolonilerine yönelik politikalarını etkileyen önemli bir olaydır. Bu savaş, İngiltere'nin büyük bir askeri güç olarak dünya sahnesinde yükselmesiyle sona erdi. Ancak, bu zaferin maliyeti yüksekti ve İngilizler, savaş masraflarını karşılamak için kolonilerden daha fazla vergi talebinde bulundu.

Kolonilerdeki İngiliz yönetimi, bağımsızlık talepleri nedeniyle gittikçe artan bir muhalefetle karşı karşıya kaldı. İngiliz hükümetinin politikalarına karşı bazı protesto ve ayaklanmalar yaşandı. Bu muhalefetin en önemli olayı ise Boston Çay Partisi'dir. Boston'daki koloniciler, İngiliz hükümetinin çay vergilerini protesto etmek için bir gemiyi limandan çıkarmayı reddettiler.

Bu olay İngilizler ve koloniler arasındaki ilişkileri daha da gerdi. İngiliz çağrısı üzerine, diğer koloniler de Boston'da yapılan protestoya katılmak için bir araya geldi ve Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nın fitilini ateşledi. Bu süreçte, İngilizler ve Amerikan kolonileri arasındaki ilişkiler hiç de iyi bir noktada değildi ve bağımsızlık için mücadele tüm hızıyla sürdü.

Boston Çay Partisi

Boston Çay Partisi, Amerikan Bağımsızlık Savaşı öncesinde yaşanan önemli bir protesto eylemidir. 1773 yılında İngiltere, Amerika kolonilerine vergiler koymaya devam etmiş ve buna karşı koloniler arasında birçok protesto eylemi yapılırken, Boston'da yaşanan olay tarihe geçmiştir.

İngiliz Parlamentosu, Doğu Hindistan Şirketi'ne ayrıcalık tanıyan bir yasa çıkardı ve bu yasanın etkisiyle şirket, kolonilere direkt olarak çay satmaya başladı. Ancak koloniler, İngiltere'nin çay üzerindeki kontrolüne karşı çıkmaktaydı.

1773 yılında Boston Limanı'na gelen bir İngiliz gemisi olan Dartmouth, Amerikan kolonileri tarafından sabote edildi. Gemiye yüklenen çayın tamamı denize döküldü. Daha sonra İngilizler, kolonilere verilen çayın ödenmesini talep etti. Ancak Bostonlular, çayı ödemeyi reddederek, birçok kolonicinin katıldığı bir protesto eylemi düzenlediler. Bu protesto eylemini gerçekleştirenler, kendilerine "Sons of Liberty" adını verdiler.

Bu protesto eylemi, İngilizler tarafından hoş karşılanmadı. İngilizler, Bostonluların vergileri ödemek için toplanacak çayın limana girişine izin vermediler. Buna karşılık, Boston'daki vatandaşlar da gidip gemilerden çayı indirerek denize döktüler. Bu protestodan etkilenen İngiliz hükümeti, Massachusetts eyaletine özel bir yasa çıkararak yerel yönetimi ortadan kaldırdı ve İngiliz askerleri, koloni halkını denetlemek için Boston'a gönderildi. Bu olay, Amerikan kolonilerinin İngilizlerden ayrılma kararını daha da güçlendirdi.

Bağımsızlık Bildirisi'ni Hazırlama Süreci

Bağımsızlık Bildirisi, Amerika Birleşik Devletleri'nin İngiltere'den bağımsızlığını ilan ettiği belgedir. Bu belgenin hazırlık süreci, Thomas Jefferson tarafından yazıldığı zamanın siyasi ve sosyal koşullarına bağlıydı. Bağımsızlık Bildirisi'nin yazılması, İngilizlerin Amerika kolonilerine yaptığı baskıların artması üzerine başladı. Koloniler, İngiliz hükümetinin artan vergileri, kısıtlamaları ve İngiliz kralının yetkilerini kötüye kullanması gibi politikalarından rahatsızdı.

Bağımsızlık Bildirisi, 1776 yılında yazıldı ve kabul edildi. Bildiri, üç bölümden oluşur. İlk bölüm, "Doğal Hukuk İlkeleri"ne dayanan bir felsefi açıklama içerir. İkinci bölüm, İngilizlerin kolonilere karşı sürdürdüğü baskıları ayrıntılı olarak ele almaktadır. Son bölüm ise, Amerika'nın İngiltere'den bağımsızlığını ilan ettiği kısımdır.

Bağımsızlık Bildirisi'nin bir kopyası, 1776 yılının Temmuz ayında Philadelphia'da bağımsızlık konulu bir kongrede imzalandı. Thomas Jefferson, John Adams ve Benjamin Franklin gibi önemli Amerikan liderleri tarafından imzalanan bu belge, Amerika'nın bağımsızlığının sembolü haline geldi.

Bağımsızlık Bildirisi, sadece Amerika Birleşik Devletleri için değil, dünya için de bir dönüm noktasıdır. Bu belge, özgürlük ve demokratik ilkelere olan bağlılığın simgesidir. Bugün bile, Bağımsızlık Bildirisi'nin metni, Amerikalıların özgürlüklerine olan tutkusunun bir ifadesidir.

Fransız Devrimi'nin Etkisi

Amerikan Bağımsızlık Savaşı öncesinde Avrupa'da yaşanan Fransız Devrimi, Amerikan Bağımsızlık Savaşı'na da etki etmiştir. Fransız Devrimi, insan hakları, özgürlük ve eşitlik gibi kavramları ön plana çıkararak Aydınlanma Çağı'nın bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu kavramlar, Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nda da etkisini göstermiş ve sömürgeciliğe karşı olan hareketi daha da güçlendirmiştir.

Fransızlar, Amerikan Bağımsızlık Savaşı'na maddi ve askeri yardım sağlamıştır. Bu desteğin yanı sıra, Fransız Devrimi'nin getirdiği idealler Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nın sonucunu da etkilemiştir. Fransız Devrimi'nin getirdiği eşitlik ve özgürlük kavramları, Amerikan Bağımsızlık Savaşı sonrasında Amerika'nın ulusal tarihinde de kendine yer bulmuştur. Savaş sonrasında Amerika, sömürgeci anlayışını tamamen terk ederek demokratik bir yapıya sahip olmuştur.

Fransız Devrimi'nin Amerikan Bağımsızlık Savaşı'na etkileri yalnızca bununla sınırlı kalmamıştır. Fransız Devrimi, Amerika'da yeni bir siyasi düzenin de inşasına sebep olmuştur. Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nda kazanılan bağımsızlıkla birlikte, ABD anayasası hazırlanmıştır. Bu anayasa, Amerikan devlet yapısının temelini oluşturmuş ve yeni bir siyasi düzenin yolunu açmıştır.

Fransız Devrimi'nin Amerikan Bağımsızlık Savaşı'na etkisi sadece Amerika'da değil, tüm dünyada büyük yankı uyandırmıştır. Fransız Devrimi'nin getirdiği özgürlük ve eşitlik kavramları, diğer ülkelerde de benimsenmiş ve ulusal bağımsızlık mücadeleleri için ilham kaynağı olmuştur.

Maskeeli İşkenceciler

Bağımsızlık Bildirisi, Amerikan kolonilerinin İngiltere'deki hükümetin yönetimine karşı çıktığı ve bağımsızlık ilan ettiği bir dönüm noktasıdır. Ancak, bu bildirinin kabulü aynı zamanda İngiliz taraftarları tarafından öfke ve protesto sebebi oldu.

1774 yılında Boston'da gerçekleşen bir olayda, İngiliz vergilerine karşı olan protestocular the "Sons of Liberty" (Özgürlük Oğulları) Boston Limanı'ndaki bir İngiliz ticaret gemisine saldırdı. Bu eylem sonrasında İngiliz hükümeti, Massachusetts sınırlarını kapatma kararı aldı ve bölgeyi askeri bir güçle kontrol etti.

Daha sonra "maskeeli işkenceciler", İngiliz taraftarları tarafından Bağımsızlık Bildirisi'ni protesto etmek için kullanıldı. Bu kişiler, kolonilerdeki Bağımsızlık Bildirisi destekçilerine saldırarak onları tehdit ettiler ve bazılarını fiziksel olarak saldırdılar. Bu olaylar, koloni halkı arasında giderek artan bir gerilime neden oldu ve sonunda Bağımsızlık Savaşı'na yol açtı.

Bağımsızlık iradesini ortaya koyan Amerikan halkı ise kendi içinde birlik olmak ve direnmek suretiyle İngiliz direnişine karşı mücadele ederek hedeflerine ulaştılar. Bağımsızlık Savaşı sonrasında, Amerikan kolonileri kendilerini özgür bir ulus olarak ilan ettiler ve Amerika Birleşik Devletleri'nin temelini attılar.

Amerikan Bağımsızlık Savaşı

Amerika kolonileri ve İngiltere arasındaki çatışmalar, 1775'te Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nın başlamasıyla doruğa çıktı. Amerikan kolonileri, İngiltere'nin artan vergilendirmesi ve İngiliz hükümetinin sömürgecilik politikalarına karşı çıktılar. Bu süreçte, yerel halk birlik içinde güçlerini birleştirdi. Amerikan kolonileri, savaşın başladığı andan itibaren birçok savaş ve çatışmalarla karşı karşıya kaldı.

Savaşın ilk yılında, Amerikalılar taktiksel olarak dezavantajlı bir konumdaydılar. Ancak, Amerikalılar başlangıçta zayıf bir orduya sahip olsalar da, savaşın sonunda İngilizlere karşı üstün geldiler. İngilizler, savaşın seyrini değiştiren ve Fransa'nın savaşa katılmasına neden olan Saratoga Muharebesi ve Yorktown Muharebesi gibi savaşlarda önemli kayıplar verdi.

Amerika Birleşik Devletleri, İngiliz İmparatorluğu'na karşı kazandığı savaşın ardından, Bağımsızlık Bildirisi'ni kabul etti. Bu belge, Amerika Birleşik Devletleri'nin bağımsız bir ulus olarak varlığını ilan etti. Savaşın kazanılmasıyla, Amerika Birleşik Devletleri, demokratik bir hükümet biçimi kademesine geçti ve İngiliz İmparatorluğu'nun denetiminden kurtuldu.

Bu dönemde önemli siyasi ve toplumsal gelişmeler yaşandı. Savaşın olumlu sonuçları, ülkenin demokratik ve toplumsal gelişiminde önemli bir adım oldu. Amerika Birleşik Devletleri, milletlerin hür iradesi ile yönetilebileceği ve halkın haklarının korunacağı bir ülke haline geldi.

Saratoga Savaşı

Saratoga Savaşı, Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nın en önemli dönüm noktalarından biridir. General John Burgoyne komutasındaki İngiliz kuvvetleri, Hudson Nehri'ni kontrol altına almak adına ilerlemişlerdi. Ancak, Amerikalı General Horatio Gates önderliğindeki orduları, Saratoga'da İngilizleri durdurdu ve yenilgiye uğrattı.

Bu zafer, Fransa'nın savaşa Amerikan kolonicilerine yardım etmesine yol açtı. Fransa, İngiltere ile olan düşmanlıklarının bir parçası olarak Amerikalılara yardım etmeye karar verdi ve savaşın Fransa-İngiltere çekişmesine dönüşmesine neden oldu.

Bu savaş ayrıca Amerikan askeri liderlerinin yeteneklerini sergileyen bir olaydır. General Gates, Burgoyne'u yenilgiye uğratan liderdi ve Amerikan ordusu için büyük bir moral motivasyonu sağladı. Bu savaş, Amerikan ordusunun aslında üstün bir güç olduğunu gösteren bir örnek teşkil etti.

Yorktown Muharebesi

Yorktown Muharebesi, Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nın sonucunu belirleyen önemli bir savaştır. Savaş, 1781 yılında Virginia'daki Yorktown şehrinde gerçekleşti. Bu muharebe, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Fransız birlikleri ile İngiliz ordusu arasında gerçekleşti. İngiliz ordusu, ABD ve Fransız birliklerinin saldırılarına karşı koyamayarak, savaşı kaybetti. Bu savaş, İngilizlerin ABD'de askeri varlıklarını devam ettirmelerinin sonu oldu.

ABD ve Fransız birlikleri, savaş boyunca İngiliz ordusunu abluka altına aldılar. Bu sayede, İngiliz ordusunun erzak ve cephane ihtiyaçlarının karşılanması imkansız hale geldi. ABD ve Fransız birlikleri, İngiliz ordusuna karşı saldırılarını artırdılar ve sonunda onları dağıtmayı başardılar. İngiliz ordusu esir alındı ve savaş sona erdi.

Savaşın sonucu, İngilizlerin ABD'deki üstünlüğünü kaybetmesine ve Bağımsızlık Savaşı'nın sona ermesine yol açtı. Bu da Amerika Birleşik Devletleri'nin kurulmasına zemin hazırladı. Savaşın kazanılması, ABD'nin uluslararası alanda tanınmasına ve saygınlığının artmasına neden oldu.

Amerikan Devrimi'nin Sonuçları

Amerikan Devrimi, tarihin en önemli olayları arasında yer almaktadır. Bu devrimin en önemli sonuçlarından biri, Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'nin kabul edilmesidir. Bağımsızlık Bildirisi, kolonilerin İngiltere'ye karşı verdiği savaşın sebeplerini ve bağımsızlık ilanını içeren belgedir. Bu belge, Amerikan Devrimi'nin etkisini dünya çapında hissettirmiştir.

Devrimin bir diğer sonucu, Britanya İmparatorluğu'nun Amerika kolonilerini kaybetmesidir. Amerikan kolonileri, savaşı kazanarak bağımsız bir devlet haline gelmiştir. Bu da Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) doğuşuna sebep olmuştur.

Diğer bir sonuç ise, Amerikan Devrimi'nin başarıya ulaşmasındaki önemli rolü olan liderlerin ortaya çıkmasıdır. George Washington, Thomas Jefferson, John Adams gibi liderler, Amerikan tarihinin en önemli figürleri arasında yer almaktadırlar.

Ayrıca, Amerikan Devrimi, Amerika'da demokrasiye olan ilgiyi artırmıştır. Bu devrim sonrasında, ABD Anayasası yazılmış ve Amerikan demokrasisi devleşmiştir. Dolayısıyla, Amerikan Devrimi'nin sonuçları, tarihte büyük bir yer edinmiştir ve dünya tarihini etkileyen olaylardan biri olarak anılmaya devam etmektedir.

ABD Anayasası'nın Yazılması

Amerika Birleşik Devletleri'nin bağımsızlığını kazanmasının ardından yeni bir devletin oluşumu için anayasal bir çerçeve gerekliydi. Bu nedenle, 1787 yılında Philadelphia'da Delegeler Kongresi adıyla bilinen bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıda, milli bir hükümetin kurulması için bir anayasa hazırlama görevi verildi.

Anayasa çalışmaları, 25 Mayıs ile 17 Eylül 1787 tarihleri arasında yürütüldü. Bu süreç boyunca delegeler, anayasal düzenleme konuları hakkında tartışma yaptılar ve bir dizi kompromiye vardılar. Anayasa taslağı, 17 Eylül 1787'de kabul edildi ve eyaletlere gönderildi.

Eyaletler, Anayasa'yı onaylamak için toplanan Anayasal Konvansiyonlar düzenlediler. 21 Haziran 1788'de New Hampshire'da yapılan son Anayasal Konvansiyon, Anayasa'yı onaylayan dokuzuncu eyalet oldu. Bu, Anayasa'nın yürürlüğe girebilmesi için gerekli olan dokuz eyaletin onayını sağladı. Anayasa, 4 Mart 1789 tarihinde yürürlüğe girdi ve George Washington Amerika Birleşik Devletleri'nin ilk başkanı olarak seçildi.

Anayasa, federal hükümetin temel yapı taşlarını belirler. Anayasa, hükümetin yetkilerini sınırlayan bir dizi kuralı da içerir. Bunların arasında, yasama organının iki meclisten oluşması, yargının bağımsızlığı, devlet ve federal hükümet arasındaki yetki paylaşımı, federal hükümetin temel görevleri ve vatandaşların hakları ve özgürlükleri gibi konular yer almaktadır.

Amerikan Demokrasisi'nin Gelişimi

Bağımsızlık Savaşı'ndan sonra Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan demokratik gelişmeler, ülkedeki siyasi ve toplumsal yapının önemli ölçüde değişmesine neden oldu. Bu dönemde, birçok önemli olay gerçekleşti ve bu olaylar Amerikan tarihinde önemli bir yere sahiptir.

Amerika Birleşik Devletleri, bağımsızlık kazanmasıyla birlikte kendi siyasi yapısını inşa etmeye başladı. İlk olarak, ülke, ABD Anayasası'nın kabulü ile federal bir yapının temellerini attı. Anayasa, ülkenin yönetim şeklini, devlet organlarını ve vatandaşların haklarını belirleyen temel bir belgedir.

Ayrıca, Amerikan demokrasisinde siyasi parti sistemi de bu dönemde şekillenmeye başladı. Başlangıçta, Federalistler ve Demokrat- Cumhuriyetçiler olmak üzere iki ana parti vardı. Ancak, zaman içinde bu partiler bölünerek farklı siyasi görüşleri temsil eden birçok parti ortaya çıktı.

Bunun yanı sıra, Amerikan demokrasisinin gelişimiyle birlikte, seçimler de modern hale geldi. Seçimlerin adil bir şekilde yapılabilmesi için, oy kullanma hakkı geniş bir kesimin elde edilmesine çalışıldı. Bu hak, başlangıçta sadece beyaz erkekler için geçerliyken, zamanla kadınlar ve siyahiler de oy kullanma hakkı elde ettiler.

Özetle, Amerikan demokrasisi, bağımsızlık savaşı sonrası yaşanan gelişmelerle şekillendi. Siyasi parti sistemi, seçimler ve vatandaşların hakları konusunda yaşanan gelişmeler, Amerikan demokrasisinin modern bir yapıya kavuşmasını sağladı.