Türkiye'nin dış politikası, son yıllarda büyük bir gelişme gösteriyor Bu makalede, Türkiye'nin yeni gelişmelerini ve beklenen politikalarını ele alıyoruz Türkiye'nin güvenlik politikaları, ekonomik işbirliği, bölgesel politikalar ve daha fazlası burada! Okumak için hemen tıklayın

Türkiye, son yıllarda dış politikasında önemli adımlar atmıştır. Bu politikalar, Türkiye'nin güçlü bir şekilde dünya genelinde var olmasını sağlamaktadır. Türkiye, Suriye'de yaşanan iç savaşın başından beri, Suriyeli mültecilerin korunması ve insani yardım konularında büyük bir çaba harcamıştır. Buna ek olarak, Türkiye, Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak için terör örgütü DAEŞ'e karşı mücadele etmiştir.

Türkiye'nin diğer önemli dış politika konularından biri ise AB ilişkileridir. Türkiye, AB üyelik sürecinde önemli mesafeler kat etmiştir. Ancak, bazı sorunlar hala çözümlenmemiştir. Bunlardan biri vize serbestisi konusudur. Türkiye, uzun bir süredir AB vatandaşlarına vizesiz seyahat imkanı sunmaktadır ancak Türk vatandaşları hala AB ülkelerine vizesiz seyahat edememektedir. Gümrük Birliği Anlaşması da Türkiye'nin AB ilişkilerinde önemli bir rol oynamaktadır. Gümrük Birliği Anlaşması sonrasında ticaret hacmi artmış olsa da, Türkiye bazı sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır.

• Suriye politikası
• AB ilişkileri
• Vize Serbestisi
• Gümrük Birliği Anlaşması

Politika	Gelişmeler
Suriye Politikası	Suriye'de insani yardım ve DAEŞ mücadelesi
AB ilişkileri	Vize Serbestisi ve Gümrük Birliği Anlaşması

Suriye Politikası

Suriye iç savaşı Türkiye için büyük bir güvenlik tehdidi oluşturmuştur ve Türkiye, milyonlarca Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yaparak büyük bir yük üstlenmiştir. Türkiye, çeşitli muhalif gruplara askeri ve parasal destek vererek Esed rejimine karşı savaşmıştır. Suriye politikası, Türk dış politikasının merkezinde yer almaktadır.

Bununla birlikte, son zamanlarda Türkiye Suriye politikasında bir değişiklik yapmıştır. 2019 yılında Türkiye, Suriye'nin kuzey doğusunda kontrolü ele geçirmek için askeri bir operasyon gerçekleştirdi ve burada Suriye'nin Kürtlerinin yaşadığı bölgeyi kontrol altına aldı. Bu operasyon, Türkiye'nin Suriye politikasında yeni bir yön belirlediğini ve artık Suriye'de daha etkin bir rol oynayacağını gösterdi.

Türkiye'nin Suriye politikası öncesi	Türkiye'nin Suriye politikası sonrası
Esed rejimine karşı muhalif grupları destekleme	Muhalif gruplara destek azaltıldı, PKK/YPG'ye karşı operasyonlar gerçekleştirildi
Suriyeli sığınmacılara yardım ve desteğe odaklanma	Askeri operasyonlarla Suriye'nin kontrolünü ele geçirme

• Türkiye, Suriye'nin kuzeyindeki kontrolünü ele geçirdiği bölgeye "Barış Pınarı" adını verdi.
• PKK/YPG terör örgütünün varlığı Türkiye'yi rahatsız ediyordu ve Türkiye, Suriye operasyonunu terör örgütlerine karşı bir mücadele olarak görüyor.

Suriye politikası konusunda Türkiye'nin önümüzdeki dönemde benimseyeceği stratejiler merak konusu. Son gelişmeler ise, Türkiye'nin Suriye politikasında daha agresif bir duruş sergileyeceğini gösteriyor.

AB İlişkileri

Türkiye, AB ile olan ilişkilerinde son zamanlarda farklı gelişmelere şahit olmuştur. AB, Türkiye'nin üyelik sürecinde yer almasına rağmen, görüşmeler uzun zamandır çıkmaza girmiştir. Bunun nedeni, Türkiye'nin AB'nin tam üyesi olabilmesi için AB'nin belirli şartlarını karşılaması gerektiğidir.

Son zamanlarda Türkiye ve AB arasında en tartışmalı konulardan biri vize serbestisi konusudur. Türkiye, AB vatandaşları için vizesiz bir seyahat ortamı sağlamak istemektedir ancak AB, Türkiye'nin bu konuda yeterli çalışmalar yapmadığını düşünmektedir. Gümrük Birliği Anlaşması da Türkiye'nin AB ile yaşadığı sorunlardan biridir. Türkiye, Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesini istemekte ancak AB, Türkiye'nin AB'nin tam üyesi olmasından önce bu konuda adımlar atması gerektiğini belirtmektedir.

• Bunun yanı sıra, Türkiye, AB üyeliği yolunda ilerlemek için çeşitli reformlar yapmakta ve AB'nin şartlarını karşılamak için çalışmaktadır. Ancak, son zamanlarda AB’nin Türkiye'nin üyeliği konusunda tereddütleri arttı. Türkiye'nin insan haklarına yönelik politikaları ve yargı bağımsızlığı konuları AB tarafından eleştirilmektedir.
• AB-Türkiye ilişkilerindeki olası bir sıçrama noktası ise Türkiye’nin AB sürecinde bulunduğu esnada AB ülkeleri tarafından desteklenmesi olabilir. Türkiye'nin AB üyeliğine destek olmak, AB-Türkiye ilişkilerinin daha da güçlenmesine yol açarakkarşılıklı faydalar sağlayabilir.

Netice olarak Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerde birçok konu bulunmaktadır ancak tarafların noktada buluşacağına dair umutlar vardır. Türkiye AB’nin güncellemelerine karşılık, kendisinin de bu yolculukta adaletin yolunda olmaya, reformlar yapmaya ve ülkelerin beklentilerine cevap verecek şekilde adımlar atmaya devam edecektir. AB üyeliği, Türkiye'nin uzun vadeli hedefleri arasında yer almaktadır fakat uluslararası ilişkilerin sabit ve çetin bir gerçeği olan diplomatik gelişmelere dikkat edilmediği surece,bu sürecin uzayacağına yönelik endişeler bulunmaktadır.

Vize Serbestisi

Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde en çok karşılaştığı sorunlardan biri, AB ülkelerine vizesiz girme konusunda yaşadığı sıkıntılardır. AB, Türkiye’nin vize serbestisine hak kazanabilmesi için çeşitli kriterler belirlemiştir. Türkiye, bu kriterlerin bir kısmını yerine getirdiğini düşünmektedir ve vize serbestisiyle ilgili yapılan önemli adımlara rağmen, hala AB ülkelerine vizesiz gidememektedir.

Bunun en önemli sebeplerinden biri, AB'nin PKK terör örgütünün Türkiye'den topraklarını kullanarak gerçekleştirdiği saldırıları ve güvenlik kaygılarını gerekçe göstererek Türkiye'ye vize serbestisi vermekten kaçınmasıdır. Başka bir sıkıntı ise Türkiye’nin terörle mücadele yasalarıdır. AB, Türkiye'nin terörle mücadelede aşırı önlemler aldığı ve ifade özgürlüğüne karşı geldiği iddialarını öne sürmektedir.

Bunların yanı sıra, Türkiye'nin yasa dışı yollarla AB'ye göç etme konusunda yaşanan sorunlar da, AB'nin Türkiye'ye vize serbestisi verme konusunda isteksiz olmasına neden olmaktadır. Son zamanlarda, Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerde bir düzelme gözlenmişse de, vize serbestisi konusunda bir anlaşmaya henüz varılamamıştır.

Türkiye, AB'ye vize serbestisi sağlama konusunda azimli ve kararlıdır. AB ile diyaloğun devam etmesi ve her iki tarafın da olası sorunların üstesinden gelmek için adımlar atmaya devam etmesi gerekmektedir. Türkiye, vatandaşlarının AB ülkelerine kolayca seyahat edebilmesi için gereken şartları yerine getirmeye hazır olduğunu belirtmektedir.

Gümrük Birliği Anlaşması

Türkiye, Gümrük Birliği Anlaşması ile AB ülkeleri ile ekonomik işbirliği yapmayı hedefledi. Ancak, işbirliği beklendiği gibi gitmedi ve Türkiye, AB ile Gümrük Birliği Anlaşması'nda bazı sorunlarla karşılaştı. AB ile yapılan ticaretin Türkiye için önemli bir kaynak olduğu düşünüldüğünde, Gümrük Birliği Anlaşması'nın gelecekteki durumu ve beklentileri oldukça önemlidir.

Gümrük Birliği Anlaşması, AB ülkeleri ile Türkiye arasındaki ticareti kolaylaştırarak vergileri ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Ancak, AB, Türkiye'nin AB üyesi olmaması nedeniyle, Türk ürünlerine uygulanan tarifeleri AB üye ülkeleri ürünlerine uyguladığından daha fazla tutmaktadır. Bu nedenle, Türkiye, Gümrük Birliği Anlaşması'ndan beklediği faydayı tam olarak elde edememiştir.

Bununla birlikte, Türkiye ve AB arasındaki ilişkilerin günümüzdeki durumuna bakıldığında, Gümrük Birliği Anlaşması'nın gelecekteki durumu belirsizdir. Bu nedenle, Türkiye'nin AB ile ticari ilişkilerinde bir sonraki adımın ne olacağı büyük önem taşımaktadır. Türkiye'nin gelecekte AB üyeliği olmadan da yakın ilişkiler kurabileceği umulmaktadır. Ancak, AB ile ilişkilerin geleceği belirsiz olduğundan, Türkiye'nin Gümrük Birliği Anlaşması dahilindeki ticari ilişkileri gözden geçirerek alternatif planlar yapması önerilmektedir.

• Gümrük Birliği Anlaşması, AB ile Türkiye arasındaki ticareti kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.
• AB, Türk ürünlerine uygulanan tarifeleri AB üye ülkeleri ürünlerine uyguladığından daha fazla tutmaktadır.
• Gümrük Birliği Anlaşması'nın gelecekteki durumu belirsizdir ve Türkiye'nin AB ile ticari ilişkileri gözden geçirerek alternatif planlar yapması önerilmektedir.

Rusya İlişkileri

Türkiye ve Rusya, tarihte sık sık karşı karşıya gelen iki büyük güçtür. Ancak son yıllarda, her iki ülke de ortak çıkarlar doğrultusunda işbirliği yaparak ilişkilerini geliştirmeye çalışmıştır. Özellikle, Rusya ile Suriye krizi nedeniyle ciddi bir gerilim yaşayan Türkiye, krizin çözümünde Rusya ile işbirliği yapmıştır.

Diplomatik ilişkilerin yanı sıra, Türkiye ve Rusya arasında ekonomik işbirliği de giderek artmaktadır. Her iki ülke de birbirinin en önemli ticaret ortakları arasında yer almaktadır. Ancak son dönemde, Rusya'nın Türkiye'nin Ortadoğu politikalarına eleştirel yaklaşması nedeniyle ilişkilerde bazı sorunlar yaşanmaktadır.

• Bununla birlikte, Türkiye'nin Rusya ile S-400 krizi nedeniyle yaşadığı gerilim son dönemde gündemi meşgul etmektedir. Türkiye, Rusya'dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemleri nedeniyle ABD ve NATO tarafından eleştirilirken, Rusya ise Türkiye'nin yanında durmuştur.
• Bir diğer tartışmalı konu ise Doğu Akdeniz sorunudur. Türkiye, Doğu Akdeniz'de doğal gaz çıkarmak için yaptığı araştırmalar nedeniyle Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi ile arasında gerilim yaşarken, Rusya ise Türkiye'nin yanında yer almaktadır. Ancak, Rusya'nın Türkiye'ye desteği, Batı ülkeleri tarafından endişe ile karşılanmaktadır.

Genel olarak, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerde bazı sorunlar olsa da, her iki ülke de ortak çıkarlar doğrultusunda işbirliğine devam etmektedir. Özellikle, ekonomik ilişkiler, her iki ülkenin de doğal kaynaklara sahip olması nedeniyle giderek gelişmektedir.

S-400 Krizi

Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemleri satın almasının ardından ABD ile yaşanan kriz oldukça tartışmalı bir konu haline geldi. ABD, Türkiye'yi S-400'leri silahsızlandırmaya ve NATO müttefiki olarak verilen taahhütleri yerine getirmeye çağırdı. Ancak Türkiye, ulusal güvenliği için S-400'leri satın aldığını ve tesislerin üçüncü bir ülke veya örgütün gözetimine tabi olmadığını belirtti.

Rusya ile S-400 anlaşmasının yapılması, Türkiye ve ABD arasındaki zaten gergin olan ilişkileri daha da zorlaştırdı. ABD, Türkiye'ye yaptırım uygulama tehdidinde bulunarak, Ankara'ya F-35 savaş uçaklarının teslimatını durdurdu ve Türk savunma sanayiinin bir kısmını kısıtladı. Türkiye ise ABD'nin bu tavırlarına misilleme olarak bazı Amerikan ürünlerine karşı vergi uygulamasına başladı.

S-400 krizi, Türkiye'nin Rusya ile artan yakınlaşmasının bir sonucu olarak da görülebilir. Türkiye, NATO'ya üye bir ülke olarak ABD ile birlikte Batı bloğunda yer alıyor. Ancak Türkiye'nin son yıllarda Rusya ile geliştirdiği yakın ilişkiler, Batı müttefikleri arasında endişe yarattı. ABD, Türkiye'nin Rusya ile olan bağlarının, NATO'nun güvenliğini ve Türkiye'nin Batı bloğundaki yerini riske attığına dikkat çekiyor.

Bu durumda, Türkiye'nin S-400 krizinden çıkış yolu, ABD ile müzakere ederek bir çözüm bulmaktan geçiyor. Ancak Türkiye'nin milli güvenliği için S-400'leri satın alması kararlı bir tutum sergilediği gibi, bu tutumun değişmesi zor gözüküyor. Böylece, Türkiye'nin ABD ve NATO bloğu ile Rusya arasında denge politikası izlemesi bekleniyor.

Doğu Akdeniz Sorunu

Doğu Akdeniz, Türkiye için oldukça önemli bir bölgedir. Bu bölge, Türkiye'nin jeopolitik konumu ve doğal kaynakları açısından oldukça zengindir. Son yıllarda bölgede yaşanan doğal gaz sorunları, Türkiye'nin bölgedeki politikalarını şekillendiriyor.

2019 yılında, Kıbrıs Rum Kesimi ve İsrail arasında imzalanan doğal gaz anlaşması Doğu Akdeniz sorununu tetikledi. Bu anlaşma, bölgedeki doğal gaz rezervlerinin kimin tarafından kontrol edileceği sorununu gündeme getirdi. Türkiye ise bu anlaşmaya karşı çıktı ve Doğu Akdeniz'de kendi bölgesel çıkarlarını korumaya çalıştı.

Türkiye, Doğu Akdeniz'deki politikalarını iki ana strateji üzerinden yürütüyor. İlk olarak, Türkiye, Akdeniz'deki adaların Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB) sınırlandırmasına karşı çıkıyor ve uluslararası hukuka göre kabul edilmeyen bu sınırlandırmaları tanımıyor. İkinci olarak, Türkiye, kendisinin de doğal gaz arama ve çıkartma hakları olduğunu savunuyor.

• 2019 yılı Aralık ayında Türkiye-Libya Deniz Yetki Alanları Anlaşması, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki politikalarının önemli bir parçası haline geldi. Bu anlaşma, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki MEB sınırlandırmalarına karşı yürüttüğü mücadelede önemli bir adım oldu.
• Türkiye, Doğu Akdeniz'de petrol ve doğal gaz arama çalışmalarına ise 2019 yılında başladı. Bu çalışmalar, Akdeniz'in orta bölgesinde gerçekleştiriliyor.
• Ancak, Türkiye'nin yaptığı bu çalışmalar, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi tarafından uluslararası hukukun ihlali olarak görülüyor. Bu nedenle, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki politikaları, uluslararası camiada tartışmalı bir konu haline geldi.

Türkiye, Doğu Akdeniz'deki doğal gaz sorunlarına yönelik olarak siyasi, diplomatik ve askeri bir strateji izliyor. Bölgedeki politikaları, Türkiye'nin önümüzdeki dönemdeki dış politika stratejilerinde de belirleyici bir rol oynayacak gibi görünüyor.

Orta Doğu Politikaları

Türkiye, bölgesel istikrarsızlık nedeniyle Orta Doğu politikalarını yakından takip ediyor. Son yıllarda ülke, Suriye ve Irak'ta meydana gelen çatışmalarla ilgili politikalarını sık sık güncelliyor. Söz konusu politikalar, çatışmalardan kaynaklı mülteci akınları, terör tehdidi ve sınır güvenliği gibi konulardaki endişeler nedeniyle belirgin şekilde değişiyor.

Bununla birlikte, Türkiye son yıllarda Orta Doğu'da etkinliğini artırmak amacıyla bölge ülkeleriyle diyalog ve iş birliği geliştirmeye özen gösteriyor. Özellikle İsrail ve Mısır'la ilişkilerin düzeltilmesi için adımlar atılmış ve bu ülkelerle birçok alanda iş birliği anlaşmaları imzalanmıştır.

• Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt gibi bazı ülkelerle ekonomik ve politik ilişkiler derinleştiriliyor.
• Son yıllarda Suudi Arabistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerde gerilim yaşanmış olsa da ülke, krizin çözümü için çaba gösteriyor.
• Orta Doğu'daki diğer bölgesel aktörlerle olan ilişkiler de Türkiye için önemlidir. Özellikle İran ve Körfez ülkeleriyle ilişkilerdeki gerginliklerin yumuşatılması için taraflar arasındaki diyaloglar sürdürülüyor.

Türkiye'nin Orta Doğu politikaları, bölgenin geleceği için belirleyici bir rol oynamaktadır. Bölgesel istikrarsızlığın arttığı bir dönemde Türkiye, bölgedeki durumu iyileştirmek için bölge ülkeleriyle diyalog ve iş birliği yoluyla daha fazla etkileşimde bulunmaya devam edecek gibi görünmektedir.

İsrail İlişkileri

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler, uzun yıllardır gerginliklerle dolu geçmişe sahip. Ancak son zamanlarda, iki ülke arasında bazı olumlu adımlar atıldı ve ilişkilerin normalleşmesi için çalışmalar yapılıyor. Sonuç olarak, İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerdeki son durum, birçok açıdan olumlu olarak değerlendirilebilir.

2010 yılında, Türkiye'nin öncülüğünde Gazze Filosuna düzenlenen İsrail saldırısı sonrasında ilişkilerin gerildiğini hatırlamak önemlidir. Ancak, 2016 yılında iki ülke arasında normalleşme süreci başladı ve karşılıklı adımlar atıldı. İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için atılan bu adımlar, ekonomik işbirliği, diplomasi ve güvenlik alanlarında gerçekleştirildi.

İsrail ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkiler son zamanlarda olumlu seyrediyor. İsrail'deki enerji şirketleri ile Türkiye'deki enerji santralleri arasında yapılan işbirliği anlaşmaları, iki ülke arasındaki işbirliği potansiyelini artırıyor. İsrail, Türkiye'nin enerji ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli kaynaklara sahipken, Türkiye de, İsrail ile ekonomik ilişkilerini güçlendirerek, Ortadoğu'daki etkinliğini artırabilir.

Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerinde, gelecekte olası adımlar merakla bekleniyor. İki ülke arasındaki işbirliği potansiyeli oldukça yüksek ve bu işbirliği, hem Türkiye hem de İsrail için faydalı olabilir. Özellikle enerji ve savunma alanlarındaki işbirliği, gelecekteki ilişkiler için oldukça önemlidir.

Buna ek olarak, İsrail ve Türkiye arasındaki siyasi ilişkiler de normalleşmeye devam ediyor. İki ülke arasındaki diyalog, Ortadoğu'daki çatışma bölgelerinde de daha işbirliği temelli hale gelebilir. Türkiye, İsrail ile olan işbirliğini artırarak bölgesel istikrarın artması yönünde de adımlar atabilir.

• Özetlemek gerekirse, İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerde olumlu adımlar atılmış ve normalleşme süreci devam ediyor.
• İki ülke arasındaki ekonomik işbirliği, diplomasi ve güvenlik alanlarında gerçekleştirilen adımlar ilişkilerin normalleşmesine katkı sağladı.
• Gelecekte, enerji ve savunma alanlarında işbirliği potansiyeli yüksek ve İsrail ile Türkiye arasındaki siyasi diyalog da bölgedeki istikrar açısından önem taşımaktadır.

Mısır İlişkileri

Türkiye'nin Mısır ile ilişkileri, son yıllarda oldukça gergin bir seyir izlemişti. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler, 2013 yılında Mısır'da gerçekleşen askeri darbenin ardından sorunlu bir hal almıştı. Türkiye, darbeyi kınayan ve Mısır'daki kardeşleri destekleyen açıklamalarına devam edince, ilişkiler daha da kötüleşti.

Ancak son dönemde Türkiye ve Mısır arasında olumlu gelişmeler yaşandığı belirtiliyor. 2021 yılı başlarında gerçekleştirilen açıklama ile Türkiye ve Mısır, gelecekteki işbirliği için görüşmeler yapacaklarını duyurdu. Suriye ve Libya gibi bölgesel meseleler nedeniyle ilişkilerin geliştirilmesinin iki ülke için önemli olduğu vurgulandı.

Bu açıklamanın ardından Türkiye, Mısır'a bir dizi müzakere önerisinde bulundu. Bu öneriler arasında, ticaret ve su kaynakları konusunda işbirliği yapılması, tarım ve balıkçılık gibi sektörlerde ortaklık kurulması yer alıyor. Bu önerilerin değerlendirilmesiyle birlikte, iki ülke arasındaki ilişkilerde olumlu bir ivme yaratılabileceği düşünülüyor.

Gelecekte Türkiye ve Mısır arasındaki ilişkilerin nasıl şekilleneceği henüz belli değil. Ancak iki ülkenin, bölgesel meselelerde birbirleriyle işbirliği yapmasının önemine dikkat çekiliyor. İki ülke arasında yapılan müzakerelerin, uzun vadede ilişkilerin normalleşmesine ve daha sağlıklı bir şekilde ilerlemesine yardımcı olacağı öngörülüyor.

Karabağ Sorunu

Karabağ sorunu, Güney Kafkasya'da yaşanan ve Türkiye'nin de doğrudan etkilendiği bir sorundur. Bu sorun, Ermenistan ile Azerbaycan arasında yaşanan bir toprak anlaşmazlığıdır. Karabağ, tarihsel olarak Azerbaycan toprağıdır; ancak Ermenistan'ın kontrolü altındadır.

Türkiye, bu sorun karşısında Azerbaycan'ın yanında yer almış ve Ermenistan'la ters düşmüştür. Türkiye'nin, bu sorunu çözmek için diplomatik yollarla çaba sarf ettiği bilinmektedir. Türkiye, bu konuda uluslararası toplumdan da destek almaktadır. Özellikle, Azerbaycan'ın Karabağ'daki haklarını savunan Türkiye, diğer ülkelerden de bu konuda destek görmektedir.

• Bunun yanında, son dönemde yaşanan gelişmeler de Türkiye'nin Karabağ sorunundaki politikalarını etkilemektedir. Özellikle, Azerbaycan'ın Ermenistan ile karşı karşıya gelmesi sonrasında Türkiye'nin bölgedeki durumu daha da önem kazanmıştır.
• Rusya ve Azerbaycan arasında imzalanan anlaşmalar, Türkiye'nin Karabağ sorunundaki politikalarını yeniden şekillendirmiştir. Rusya ve Azerbaycan arasında yapılan bu anlaşmalar, Türkiye'nin bölgedeki etki alanını sınırlamış ve Ermenistan'a karşı daha sert bir politika izlemeye yönlendirmiştir.

Türkiye, bu sorunu çözmek için her zaman açık bir diyaloğa hazır olduğunu bildirmiş ve çözümün barışçıl yollarla bulunması gerektiğinde ısrar etmiştir. Ancak, bölgedeki gerginlikler devam ettiği sürece Karabağ sorunu, Türkiye'nin dış politikasındaki en önemli konulardan biri olmaya devam edecektir.

Rusya ve Azerbaycan ile İlişkiler

Türkiye, coğrafi konumu gereği stratejik bir öneme sahip olması sebebiyle bölgedeki ülkelerle sağlam ilişkiler geliştirmeye dikkat ediyor. Bu çerçevede, Türkiye'nin Azerbaycan ve Rusya ile ilişkileri, Karabağ sorunu bağlamında özellikle yakından takip ediliyor.

Türkiye, Karabağ sorunu başladığından beri Azerbaycan'ın yanında yer almaktadır. Bu durum, Türkiye ile Rusya arasında gerilime sebep olabilecek bir konu olarak görülmektedir. Ancak Türkiye, hem Rusya hem de Azerbaycan ile iyi ilişkiler sürdürmek istemektedir. Bu sebeple, Türkiye, Karabağ sorunu bağlamında hem Azerbaycan'ın hem de Rusya'nın görüşlerini dinleyerek, çözüm için çaba harcamaktadır.

Bu çabalara rağmen, Türkiye ile Rusya arasında son zamanlarda yaşanan S-400 krizi, Rusya ile ilişkileri olumsuz etkilemiştir. Bu kriz, Türkiye'nin NATO üyeliği ile ilişkili bir konu olarak da görülmektedir. Ancak, Türkiye ve Rusya, Karabağ sorunu için bir araya gelmişlerdir ve şu an itibariyle bu konuda işbirliği yapmaya devam etmektedirler.

Rusya'nın, Türkiye'nin desteğini alan Azerbaycan'a karşı Ermenistan'ı desteklediği düşünülmektedir. Ancak, Rusya tarafı Karabağ sorununun çözümü için diğer ülkelerle birlikte çalışmak istemektedir. Türkiye, Azerbaycan'ın taraftarı olduğunu net bir şekilde dile getirmiş olsa da, Rusya ile iyi ilişkiler sürdürmek adına diyalog kanallarını açık tutmaktadır.

Sonuç olarak, Türkiye'nin Rusya ve Azerbaycan ile ilişkileri her ne kadar Karabağ sorunu bağlamında gerilimli olsa da, Türkiye hem Azerbaycan hem de Rusya ile stratejik ilişkiler geliştirmeye devam etmektedir. Türkiye, Karabağ sorununun çözümü için diğer ülkelerle de işbirliği yapmaya hazırdır.