Edebiyatın gerçeklerle oyununu sevenler için gerçekçi romanlar bulunmaz bir adres! Yaşamın tüm acımasızlığına rağmen içindeki umudu yitirmemek isteyenler için okunması gereken birbirinden etkileyici kitaplar burada Tıkla, gerçeği keşfet!
Edebiyat tarihi boyunca çok farklı tür ve tarzlar ortaya çıktı. Bu türlerden biri de gerçekçi romanlar... Gerçekçi romanlar, edebiyatın belki de en önemli türlerinden biridir. Çünkü gerçek hayatta olan olayları, kişileri ve yerleri konu alır. Yani gerçekçi romanlar, gerçeklerle oyun oynayan bir türdür.
Gerçekçi romanların yazarları genellikle, gerçek hayatta yaşanan olayları veya sıradan insanları, kahraman olarak konu alır. Bu türün özellikleri arasında, olayların gerçeğe uygun olması, karakterlerin gerçekçi ve sıradan insanlar olması yer alır. Bu nedenle gerçekçi romanlar, okuyuculara gerçeğe daha yakın bir pencereden bakma imkanı sunar.
- Gerçekçi romanlar, gerçek hayatta yaşanan olayları konu alır.
- Karakterler gerçekçidir, yani sıradan insanlardan oluşur.
- Konular gerçeğe uygun bir şekilde işlenir.
Gerçekçi romanlar, edebiyat tarihi boyunca birçok öncü yazar tarafından kaleme alındı. Honore de Balzac, Gustave Flaubert ve Emile Zola, bu türün öncü yazarları arasında yer alır. Ayrıca gerçekçi romanlar, dünya edebiyatında ve Türk edebiyatında da önemli bir yere sahiptir. Özellikle Türk edebiyatı, gerçekçilik akımının etkisi altında kalmış, birçok yazar bu türde eserler vermiştir.
| Gerçekçi Roman Öncüleri | Eserleri |
|---|---|
| Honore de Balzac | Baba Goriot, Eugenie Grandet |
| Gustave Flaubert | Madame Bovary |
| Emile Zola | Les Rougon-Macquart serisi |
Gerçekçi Roman Nedir?
Gerçekçi roman, gerçek hayatı, olayları ve insan davranışlarını yansıtan edebi bir türdür. Bu tür, genellikle romantik ve idealize edilmiş öğelerden arındırılır ve gerçek hayattaki karakterler ile olay örgüsüne dayanır. Gerçekçi romanların karakteristik özellikleri arasında doğal olay akışı, çevre, toplum ve insanlar hakkında ayrıntılı ve gerçekçi betimlemeler, karakterlerin psikolojik derinliği ve dilin doğal, sade ve anlaşılabilir olması sayılabilir.
Bu türün amacı, gerçek hayatta yaşanan olayların edebi bir şekilde dile getirilerek okuyuculara gerçekçi bir bakış açısı sunmak ve gerçekleri sorgulatmaktır. Gerçekçi roman, insan doğasının gerçeklerini yansıtması ve toplumsal sorunları ele alması nedeniyle önemli bir edebi tür olarak kabul edilir.
Gerçekçi Romanın Öncüleri
Gerçekçi romanın kendine özgü nitelikleri ve gerçeklerle oyun oynama sanatının ustaca kullanımı, yazarların edebiyatta önemli bir konuma gelmelerine neden olmuştur. Gerçekçi romanın öncüleri arasında Honore de Balzac, Gustave Flaubert, ve Emile Zola gibi öncü yazarlar yer almaktadır.
Balzac'ın gerçekçilik anlayışı, insanları gerçekçi bir şekilde ve doğru bir şekilde resmederek, insan doğasının gerçekliğini yakalamaya dayanmaktadır. Baba Goriot romanında, yaşlı bir adamın kızları arasındaki çekişmeler ve aşağılık kompleksleri anlatılırken, Eugenie Grandet'te, çiftliğinde yaşayan bir adamın aşırı cimriliği ele alınmıştır.
Flaubert gerçekçilik anlayışıyla Madame Bovary romanında gerçek hayatın karmaşıklığını ve insan doğasının bazı yönlerini ortaya çıkarmaya çalışmıştır. Roman, evlilik dışı ilişkiler ve kadınların toplumdaki yerini konu alırken, baş karakterin hırsları ve yanılgıları aktarılmıştır.
Zola, gerçekçilik anlayışını, toplumsal gerçekleri tamamen ve açıkça ortaya koyma isteğiyle kullanmıştır. Les Rougon-Macquart serisi boyunca, toplumsal sınıf ayrımları ve aile bağları ele alınmıştır. Seri, tiplerin ve karakterlerin fonksiyonlarını birbirleriyle bağlantılı hale getirmiş ve geniş bir aile hikayesi şeklinde yer almıştır.
Gerçekçi romanın öncülerinin eserleri, oldukça güçlü bir etki yaratmış ve edebiyat tarihinde iz bırakmıştır. Gerçekliği en ince ayrıntısına kadar ele alan bu yazarların eserleri, gerçekçi romanın önemini vurgulamaktadır.
Honore de Balzac
Honore de Balzac gerçekçi edebiyatın en önemli öncülerinden birisidir. Balzac, gerçekçi roman anlayışına tamamen uymasına rağmen, başlangıçta kendi uslubunu yaratmış ve başarılı bir şekilde uygulamıştır. Balzac, 19. yüzyıl Fransız toplumunun gerçekçi bir portresini çizerek okuyucuların ilgisini çekmiştir.
Balzac'ın en önemli eserlerinden birisi "Baba Goriot"tur. Roman, Paris'te 1819'da geçmekte ve birçok farklı karakterin hayatlarını anlatmaktadır. Balzac, burada toplumsal sınıfların birbirleriyle olan ilişkilerini ve güç mücadelelerini detaylı bir şekilde ele almıştır. Baba Goriot, gerçekçi roman anlayışının en iyi örneklerinden birisidir.
Balzac'ın bir diğer önemli eseri "Eugenie Grandet"'dir. Roman, bir baba ve kızının ilişkisini konu almaktadır. Eugenie, zengin bir ailenin ferdi olmasına rağmen, yalnız ve mutsuz bir hayat sürmektedir. Roman, para ve güç arasındaki ilişkiyi analiz ederken, karakterlerin psikolojik portrelerini de çizmektedir.
Balzac'ın gerçekçilik anlayışı, karakterlerin iç dünyalarını ve toplumsal hayatın gerçeklerini bir arada analiz etmesiyle bilinmektedir. Balzac, gerçeği çarpıtmadan yansıtmak için kendine özgü uslubunu kullanmıştır. Eserleri, gerçekçi edebiyatın önemli bir parçası olarak sayılmaktadır.
Baba Goriot
Bir gerçekçi roman klasiği olan Baba Goriot, Honore de Balzac tarafından kaleme alınmıştır. Roman, Paris'teki bir pansiyonda kalan yaşlı bir adam olan Goriot'un hikayesini anlatır. Goriot, zengin bir iş adamıdır ama kızları için her şeyini feda eder ve sonunda yalnız ve fakir bir şekilde ölür.
Romanın ana karakterlerinden biri de Goriot'un kızlarıdır: Anastasie ve Delphine. İki kız kardeş de babalarının zenginliğinden yararlanmaktadır ve kocalarının kendilerini yüksek sosyete içine sokmalarını beklemektedir. Ancak her ikisi de ailelerinin para sıkıntısı yaşamaları sonucunda baba Goriot'un yanında yaşamaya başlarlar.
Romanın bu karakterleri yoksul ama çalışkan bir genç adam olan Rastignac ile de etkileşimde bulunur. Rastignac, Paris'te kariyer yapmak için okumaya başlamıştır ve bu yolda hem Goriot'un kızlarıyla hem de diğer varlıklı insanlarla ilişkiler kurar. Bu arada Goriot, kızlarından birisinin evleneceği için büyük bir düğün organizasyonu yapar ancak kızları bu organizasyonu boşa çıkarmakta kararlıdır.
Baba Goriot, gerçekçi romanların özelliklerine sahip bir eserdir. Roman, toplumsal gerçekleri yansıtan bir hikayeye sahiptir ve karakterleri gerçekçi olmasıyla dikkat çeker. Balzac, eserde insanların çoğunlukla para ve güç arayışlarına odaklanır ve genellikle ailelerin yıkımını gözler önüne serer.
Bu karakterlerin çoğu olumsuz niteliklere sahip olsa da roman okuyuculara gerçek hayatı yansıtan bir hikaye sunar. Baba Goriot'un yazarı Honore de Balzac, gerçekçi edebiyatın öncülerinden birisinin başında yer alır ve okuyuculara edebiyatta gerçeklerle oyunun oynandığı bir dünya sunar.
Eugenie Grandet
Eugenie Grandet, Honoré de Balzac'ın gerçekçi romanlarından bir tanesidir. Romanın ana karakteri, zengin tüccar Grandet'nin kızı olan Eugenie'dir. Eugenie, babası tarafından katı kurallarla büyütülmüştür. Bir gün, babasının iş ortağı Charles'ın evlerine sızmaya çalışması sonucu onunla tanışır. Charles, Eugenie'ye karşı bir ilgi duymakta ve aralarındaki bağ giderek güçlenmektedir.
Eugenie Grandet, babası Grandet'nin yaşam felsefesi ile baş etmeye çalışan bir karakterdir. Babasının hoşuna gitmeyen bir davranış sergilediği takdirde onun öfkesi ile karşılaşacağını bilen Eugenie, babasının çıkarlarına uygun davranmak zorunda kalmaktadır. Charles'ın ortaya çıkmasıyla birlikte, Eugenie'nin hayatında önemli bir dönüm noktası oluşur. Charles ve Eugenie arasındaki ilişki, babası tarafından reddedilir ve Charles'ın mali durumu kötüye gider. Eugenie, ailesine karşı olan sorumluluğunu yerine getirmek zorunda kalır ve ailesinin geçimini sağlamak için fedakarlık yapar.
Balzac'ın Eugenie Grandet romanı, gerçekçi roman tarzının karakteristik özelliklerini yansıtması ile tanınır. Roman, toplumsal konulara odaklanması ve kişilerin iç dünyasını detaylı şekilde ele alması ile öne çıkan gerçekçi romana güzel bir örnektir.
Gustave Flaubert
Gustave Flaubert, gerçekçiliğin öncülerinden biridir. Gerçekçi roman anlayışında, nesnellik, objektiflik, gerçeğe sadakat, betimleme ve sosyal eleştiri gibi unsurlar öne çıkmaktadır. Flaubert, bu anlayışı eserlerinde ustaca kullanmıştır. En ünlü eserlerinden biri olan Madame Bovary, gerçekçi edebiyatın en iyi örneklerinden biridir. Flaubert, romanı için yaptığı araştırmalarla gerçekçi bir hikaye anlatmak istemiştir.
Madame Bovary, Fransız ordusunda görev yapan bir doktorun karısı olan Emma Bovary'nin hikayesidir. Emma, evliliği ile hayatındaki monotonluktan kurtulmayı umut eder ancak evlilik hayatı daha da zorlaşır. Emma, romantik hayalleri olan ancak hayal kırıklığına uğrayan bir karakterdir. Kendini boşluğu doldurmak için yalanlara ve sahte bir hayata sürükler. Flaubert, karakteri gerçekçi bir şekilde ele almıştır. Emma Bovary, gerçek hayatta da yaşanabilecek bir karakterdir.
Flaubert, romanında karakterlerin iç dünyalarını çözümleme üzerine de odaklanmıştır. Çok katmanlı karakterlere sahip olmaları nedeniyle Madame Bovary ve Flaubert'ın diğer romanları okuyucuları etkileyen öğeler arasında yer alır. Betimleme gücü ve gerçek dünya hakkındaki detaylara verdiği önem ile Flaubert, gerçekçi edebiyatın en önemli temsilcilerinden biridir.
Madame Bovary
Madame Bovary, Gustave Flaubert'in gerçekçi roman anlayışının en önemli örneklerinden biridir. Roman, Emma Bovary adındaki bir kadının, kısıtlayıcı bir evliliğe girerek hayatında büyük bir boşluk oluşturmasını, eninde sonunda da kendisini aldatmalarına yol açan birçok ilişkiyi deneyimlemesini anlatır.
Roman, özellikle döneminde çok tartışılmıştır, çünkü kadın karakterlerin cinsel açıdan özgürleştikleri bir dönem hikayesi anlatır. Emma, evliliğinin sıkıştırıcı sınırlarından kurtulmak ve hayallerine kavuşmak için her türlü yolu dener. Ancak tüm çabalarına rağmen, hayatta tatmin olmaz ve trajik bir sonu seçer.
Madame Bovary adlı romanın ana karakteri, toplumsal sınırların dışına çıkmak istediği için cinsel isteklerle dolu fanteziler kurmaktadır. Bu fanteziler onu birçok kişi ile ilişki kurmaya yönlendirir. Ancak, Emma her ne kadar toplumsal sınırların dışına çıkmaya çalışsa da sonunda içinde bulunduğu durumdan kurtulamaz.
Madame Bovary, edebiyat tarihinin en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilir. Flaubert'in ustalıklı anlatımı ve karakterlerin derinlemesine analizi, romanın edebi değerini artırmaktadır. Ayrıca, birçok yazarın ilham kaynağı olmuştur ve günümüzde bile geniş bir okuyucu kitlesine sahiptir.
Emile Zola
Gerçekçi romanda öncü yazarlardan biri olan Emile Zola, gerçekçilik anlayışını benimsemiştir. Kendi ifadesiyle "gerçekleri göstermek" olarak belirttiği anlayışı, insan hayatına gerçekçi bir bakış açısı getirmekteydi. Eserlerinde doğayı, insanları ve toplumun sorunlarını gerçekçi bir şekilde ele almıştır.
Les Rougon-Macquart serisi ise Zola'nın en önemli ve en bilinen eserlerinden biridir. Bu seri, Fransa'nın 19. yüzyıl tarihini ve toplumsal yapısını anlatmaktadır. 20 romanlık bir seri olan Les Rougon-Macquart, bir aileden gelen insanların hayat hikayelerini anlatır. Eserde Fransa'nın toplumsal yapısını eleştiren Zola, gerçekçi üslubunu kullanarak o dönemdeki sosyal sorunları işlemiştir. Ayrıca teknik anlamda da birçok yenilik getiren bu seri, gerçekçi roman öğelerinin kullanımında da başarılı olmuştur.
| Les Rougon-Macquart Serisi | Özellikleri |
|---|---|
| Fransa'nın 19. yüzyıl tarihini ve toplumsal yapısını anlatır. | Gerçekçi bir üslup kullanılmıştır. |
| 20 romanlık bir seridir. | Fransa'nın toplumsal yapısını eleştiren bir yapıdadır. |
| Bir aileden gelen insanların hayat hikayeleri işlenir. | Gerçekçi roman öğelerinin kullanımında başarılıdır. |
Les Rougon-Macquart serisi, gerçekçi roman türünün edebiyattaki önemli örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Zola'nın gerçekçilik anlayışı ve bu eseri, edebiyatta büyük bir yankı uyandırmış ve birçok yazar üzerinde etkili olmuştur.
Les Rougon-Macquart
Les Rougon-Macquart, Fransız yazar Emile Zola tarafından kaleme alınan bir roman serisidir. Seri, 20 roman ve 4 novelladan oluşmaktadır ve ailesel ilişkileri, toplumsal koşulları, ekonomik güç ilişkilerini ve politik gelişmeleri konu almaktadır.
Serinin genel konusu, Rougon ve Macquart aileleri arasındaki aileden gelen, genetik mirasın etkisiyle açıklanabilecek olarak gösterilen hareketleri ele almaktadır. Bu ailelerin içinde yer alan karakterlerin hayat hikayeleri ve kişilik özellikleri seride detaylı bir şekilde incelenmektedir.
Özellikle, romanların çoğunda Rougon ve Macquart ailesi üyeleri arasında yer alan birçok karakterin psikolojik durumları, sosyal hayatları, cinsiyet ve sınıf olguları, toplumdaki yerleri gibi farklı unsurlar derinlemesine ele alınmıştır.
Zola'nın gerçekçi anlatım tarzı, karakterlerin yaşamlarını ve toplumsal meseleleri detaylı bir şekilde ele almasına imkan tanımıştır. Serinin çağdaşı olan salgın hastalıklar, sosyal adaletsizlikler, çarpık ilişkiler ve ahlaki değerlerin çözülmesi, serinin ana konuları arasında yer almaktadır.
Les Rougon-Macquart serisi, Zola'nın gerçekçi tarzının en büyük örneği olarak bilinmektedir ve çağdaşı olan diğer romancılar üzerinde büyük bir etki bırakmıştır.
Gerçekçi Romanın Yankıları
Gerçekçi romanlar, edebiyat dünyasında önemli bir yere sahip olup, dünya edebiyatının yanı sıra Türk edebiyatında da yankıları görülmektedir. Gerçekçi romanın yankıları, farklı edebiyat akımlarına ve yazarlara etki etmiştir.
Dünya edebiyatında gerçekçilik akımı, Fransız edebiyatından kaynaklanmaktadır. Stendhal, Balzac, Flaubert, ve Zola gibi yazarların eserleri, gerçekçi romanın öncüleridir ve dünya edebiyatında büyük yankılar uyandırmıştır. Gerçekçi roman, İngiliz edebiyatına da etki etmiş ve Charles Dickens, George Eliot ve Thomas Hardy gibi yazarların eserlerinde yansımaları görülmektedir. Amerikan edebiyatında ise gerçekçilik akımı, Mark Twain ve William Dean Howells gibi yazarlar tarafından benimsenmiştir.
Türk edebiyatında ise gerçekçilik akımı, romantizm ve realizm arasında bir geçiş dönemi olarak kabul edilir. Tanzimat edebiyatı döneminde, Namık Kemal ve Şinasi gibi yazarlar, gerçekçilik akımına yöneldiler. Halit Ziya Uşaklıgil ve Recaizade Mahmut Ekrem gibi yazarlar da, gerçekçiliği benimseyen Türk yazarlar arasındadır. Halit Ziya Uşaklıgil, romanlarında toplumsal sorunları ve insan ilişkilerini gerçekçi bir dille anlatan bir yazar olarak kabul edilir. Recaizade Mahmut Ekrem ise eserlerinde halkın hayatını ve toplumsal sorunları ele almıştır.
|
|
Gerçekçi romanın dünya edebiyatındaki etkisi günümüzde de devam etmektedir. Yazarların gerçekçi bir dil ve konuları işlemesi okurlar tarafından daha çekici bulunmakta ve bu nedenle gerçekçilik akımı hala popülerliğini korumaktadır.
Yabancı Edebiyatta
Gerçekçi roman, Fransız edebiyatında doğmuş bir edebi akımdır. Ancak, zamanla tüm dünya edebiyatında etkisini göstermiştir. Gerçekçi romanda gerçek hayatın ayrıntılı bir şekilde betimlenmesi ve bireylerin toplumsal gerçeklerle olan ilişkilerinin anlatılması önemlidir.
Fransız yazar Gustave Flaubert'in Madame Bovary eseri, gerçekçi romanın en önemli örneklerindendir. Kitapta, bir kasabadaki evli bir kadının hayatı ve iç dünyası detaylı bir şekilde anlatılmaktadır. Bu eser, gerçeküstücü ve romantik akımlardan ayrılarak gerçek hayattaki olaylara odaklanması ile dikkatleri üzerine çekmiştir.
İngiliz yazar Charles Dickens da gerçekçi romanın öncülerindendir. Oliver Twist kitabı, 19. yüzyıl İngiltere'sinin gerçeklerini yansıtmasıyla önem kazanmıştır. Fakir bir çocuğun hayatını ve toplumsal gerçeklerle olan ilişkisini anlatan kitap, gerçekçi romanın İngiliz edebiyatındaki güçlü örneklerinden biridir.
Amerikalı yazar Mark Twain de gerçekçi romancılığın önemli isimleri arasındadır. Huckleberry Finn'in Maceraları kitabında, Amerika'nın güneyindeki toplumsal gerçekleri ve köleliği ele almaktadır. Kitap, gerçeküstücü akımların etkisinde olan Amerikan edebiyatında gerçekçi anlatımın öne çıkmasında önemli bir rol oynamıştır.
Gerçek hayatı konu alan gerçekçi roman, dünya edebiyatı için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bugün hala popüler olan gerçekçi romanlar, okuyuculara gerçek hayatta karşılaşabilecekleri toplumsal gerçekleri aktarmakta ve okuyucuyu etkileyici hikayelerle yüzleştirmektedir.
Türk Edebiyatında
Türk edebiyatı, romantizm ve realizm arasında kalan dönemde gerçekçi edebiyata yöneldi. Bu dönemde yazarlar, insan yaşamının gerçeklerini nesnel bir bakış açısıyla ele alan eserler yazdılar. Bu gerçekçi romanlarda, toplumsal sorunlar, insanın iç dünyası ve psikolojik durumları ele alındı.
Gerçekçi edebiyat Türk edebiyatında ilk olarak Namık Kemal'in eserleriyle ortaya çıktı. Namık Kemal'in eserlerinde halkın gerçek yaşam koşulları, toplumsal sorunlar ve devletin halk üzerindeki baskısı anlatılır. Bu dönemin en önemli yazarlarından biri ise Halit Ziya Uşaklıgil'dir. Uşaklıgil'in eserlerinde, Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyet dönemi İstanbul'u anlatılır. Gerçekçiliğiyle dikkat çeken eserlerinden bazıları, Aşk-ı Memnu, Mai ve Siyah, Ferdi ve Şürekası, Bir Ölünün Defteri'dir.
Recaizade Mahmut Ekrem de gerçekçi edebiyat akımının öncülerinden biridir. Ekrem, Batılılaşma süreci ve Osmanlı toplumunun dönüşüm sürecini eserlerinde ele almıştır. Gerçekçiliğiyle öne çıkan eserleri arasında Araba Sevdası, İlk Öğretmenim, Zehra ve Şadırvanlı Hanım bulunur.
Türk edebiyatında gerçekçi edebiyat akımının etkisi, Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Ahmet Hamdi Tanpınar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Peyami Safa, Orhan Kemal, Kemal Tahir gibi yazarlar gerçekçi edebiyatın önde gelen isimleridir. Bu yazarlar, toplumun problemlerine, insanın iç dünyasına, siyasi ve kültürel konulara gerçekçi bir şekilde yaklaşarak değerli eserler ortaya koymuşlardır.
Sonuç olarak, Türk edebiyatı romantizm ve realizm arasında bir dönemde gerçekçi edebiyata yöneldi. Gerçekçi roman, Türk edebiyatında Namık Kemal, Halit Ziya Uşaklıgil, Recaizade Mahmut Ekrem ve daha birçok yazarın eserleriyle kendini gösterir. Gerçekçi edebiyatın etkisi, Cumhuriyet dönemi yazarları arasında da görülmekte ve Türk edebiyatının önemli bir akımı olarak varlığını devam ettirmektedir.
Halit Ziya Uşaklıgil
Halit Ziya Uşaklıgil, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biridir. Realizm akımının Türk edebiyatında etkileri hissedildiği dönemde eserler veren yazar, özellikle toplumsal ayrımlara değindiği yapıtlarıyla tanınır.
Uşaklıgil, romanlarında toplumun farklı kesimlerini anlatır ve özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde yaşanan değişim ve dönüşümleri ele alır. Eserlerinde üst sınıfların yaşantısından ziyade orta sınıfın hayatını anlatan yazar, aşk, aile, evlilik gibi konulara da yer verir.
Halit Ziya Uşaklıgil'in en bilinen eseri Roman Efsaneleri'dir. Bu romanında Osmanlı'nın son dönemlerinde yaşanan toplumsal değişimleri ve İstanbul'da yaşayan insanların hayatını anlatır. Yazarın diğer önemli eserleri arasında Aşk-ı Memnu, Bir Ölünün Defteri, İffet ve Mürebbiye yer alır.
Recaizade Mahmut Ekrem
Recaizade Mahmut Ekrem, Türk edebiyatının gerçekçi dönemine önemli katkılarda bulunan yazarlardan biridir. Kendisi, Osmanlı döneminde yaşamış ve edebiyatımızda pek çok esere imza atmıştır.
İlk edebi eserleri tarih ve dil öğrenimine yönelik olan Recaizade Mahmut Ekrem, sonraki dönemlerde edebiyat alanında da kendini göstermiştir. Gerçekçilik akımının Türk edebiyatındaki temsilcilerinden biri olan yazarın eserleri, toplumsal sorunlara odaklanarak gerçekçi bir üslupla ele alınmıştır.
Ekrem'in en önemli eserlerinden biri olan "Araba Sevdası", İstanbul'da yaşayan bir grup insanın hayatlarını anlatan gerçekçi bir roman olarak edebiyatımızda önemli bir yer tutmaktadır. Roman, toplumsal sınıf ayrımı, yoksulluk ve aşk gibi konuları ele almaktadır.
Ekrem'in diğer önemli eserlerinden biri olan "Zafer Peşinde", Türk milliyetçiliğini konu almaktadır. Eser, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş sürecinde yaşananlar ve milli bilinci uyandırmayı amaçlamaktadır.
Recaizade Mahmut Ekrem'in edebiyatımızdaki yeri, gerçekçi döneme önemli bir katkı sağlaması ve eserlerinin edebiyatımızda kalıcı bir yer edinmesiyle belirginleşmektedir.