İslam ve Demokrasi: Türkiye Örneği kitabı, Türkiye'nin demokrasi sürecinde İslam'ın rolünü inceliyor. İslam'ın demokratik sistemle bağdaşıp bağdaşmadığına dair yıllardır tartışmalara neden olan bu konu, kitapta ayrıntılı bir şekilde ele alınıyor. Türkiye'nin dinamik tarihi ise İslam ve demokrasi arasındaki ilişkiyi anlamak için ideal bir örnek oluşturuyor. Bu kapsamlı çalışma, siyasi tarih meraklıları ve İslam ve demokrasi konusuna ilgi duyan herkes için ideal bir kaynak.
İslam ve demokrasi arasındaki ilişki, özellikle Türkiye örneği üzerinden sıklıkla tartışılır. İslam'ın demokrasi ile uyumlu olup olmadığı, Türkiye'nin demokratikleşme süreci gibi konular, sık sık gündeme gelir. İslam'ın temel değerleri ve demokratik ilkeler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar, tartışmalı bir konudur. Ancak Türkiye, İslam ve demokratik ilkelerin bir arada var olabileceğinin en güzel örneklerinden biridir.
Türkiye'de, İslam'ın siyasi hayatta yükselişi ve demokratikleşme süreci, son yıllarda oldukça dikkat çekiyor. AKP'nin iktidara gelmesi sonrası Türkiye, siyasi ve toplumsal değişimler yaşadı. AKP'nin İslami referansları, İslamcılık ve muhafazakarlık gibi konular, tartışmalara neden oldu. Ara seçimler ve seçim sonuçlarının Türkiye'nin demokratikleşme sürecine etkileri de sıkça konuşuldu.
Türkiye'deki İslami hareketler, tarihi ve siyasi yapıları incelenerek, İslam'ın demokrasi ile uyumlu olup olmadığına dair tartışmalara da ışık tutuyor. Din ve siyaset arasındaki ayrımın, demokrasi için neden önemli olduğu da yine Türkiye örneği ile açıklanabilir.
| Özetlemek gerekirse, | Türkiye, İslam ve demokratik ilkelerin bir arada var olabileceğinin en iyi örneğidir. |
| İslam'ın demokrasi ile uyumlu olup olmadığına dair tartışmalara Türkiye örneği ile ışık tutar. | |
| Din ve siyaset arasındaki ayrımın, demokrasi için neden önemli olduğu, yine Türkiye örneği ile açıklanabilir. |
İslam ve Demokrasi Arasındaki İlişki
İslam ve demokrasi, oldukça farklı kavramlar gibi görünse de temelde birçok benzerliğe sahiptir. Özellikle, İslam'da da demokraside olduğu gibi adalet, eşitlik, özgürlük, insan hakları, hukukun üstünlüğü, toplumsal dayanışma gibi kavramlar önemlidir. Aynı zamanda, demokraside olduğu gibi İslam'da da insanların siyasi ve sosyal hakları olduğu kabul edilir.
Bununla birlikte, İslam ve demokrasi arasındaki farklılıklar da önemlidir. İslam'da liderlik yapısında dinî otorite rolü daha ağırdır. Demokraside ise liderler, seçimlerle belirlenir ve otorite halk tarafından verilir. Ayrıca, İslam'da belirli bir mutlak gerçeklik olduğu düşüncesi bulunurken, demokrasi kişisel görüş ve tercihlere dayanır.
Sonuç olarak, İslam ve demokrasi arasındaki ilişki karmaşık bir konudur ve kapsamlı bir tartışmayı gerektirir. Ancak, her iki sistem de insan haklarını, adaleti ve özgürlüğü önemser ve bu nedenle birbirleriyle uyumlu hale getirilebilir.
Türkiye'de İslam ve Demokrasi
Türkiye'de İslam ve demokrasi ilişkisi oldukça tartışmalı bir konudur. Özellikle son yıllarda İslamcı partilerin yükselişi, demokrasi tartışmalarını da beraberinde getirmiştir. Türkiye'de İslam'ın siyasi hayattaki yükselişi, 1950'li yıllardan beri devam etmektedir.
1960 darbesinden sonra, İslami hareketler yasaklanmış ve siyasi faaliyetlerine son vermek zorunda kalmışlardır. Ancak 1980 askeri darbesinden sonra, İslami hareketler yeniden siyasi hayata dahil olmuş ve milliyetçilik, sosyalizm ve liberallerin ardından ülke siyasetinde kendilerine yer bulmuşlardır.
AKP'nin iktidara gelmesi ile birlikte, Türkiye'de İslami görüşlerin etkisi daha da artmıştır. AKP'nin İslami referanslarını kullanması, çeşitli kesimlerde endişe yaratmış ve demokrasi tartışmalarına sebep olmuştur. Ancak AKP, kendisini demokrat ve muhafazakar bir parti olarak tanımlamaktadır.
Ara seçimler, Türkiye'deki siyasi ve toplumsal hayatta önemli bir rol oynamaktadır. Son dönemde yapılan ara seçimlerde, İslami parti HDP büyük başarı elde etmiştir. Seçim sonuçları Türkiye'nin demokratikleşme süreci üzerinde de etkili olmuştur.
Türkiye'de İslam ve demokrasi arasındaki ilişki ve uyum tartışmaları devam etmektedir. Ancak her ne olursa olsun, Türkiye'nin demokratikleşme süreci devam etmekte ve ülke demokrasiye doğru ilerlemektedir.
AKP Dönemi
AKP'nin iktidara gelmesi sonrası Türkiye'de siyasi ve toplumsal değişimler yaşandı. 2002 yılından bu yana Türkiye genelinde gerçekleştirilen seçimlerde AKP'nin aldığı oylar arttı ve 2018 yılında gerçekleştirilen seçimlerde %42 oy oranına ulaştı. Bu süreçte Türkiye'deki siyasi partiler arasında büyük bir rekabet yaşandı ve zaman zaman siyasi gerginlikler yaşandı.
AKP dönemi Türkiye'de birçok alanda değişiklikleri beraberinde getirdi. Özellikle ekonomi ve uluslararası ilişkiler alanında başarılı olarak kabul edildi. İstikrarlı bir ekonomik büyüme süreci yaşanırken, Türkiye'nin uluslararası alandaki saygınlığı arttı. Ancak bu dönemde demokratik hak ve özgürlükler konusunda tartışmalar yaşanmaya devam etti.
AKP hükümeti döneminde Türkiye'de İslami kimliğin ön plana çıkması tartışmalara neden oldu. Bazı kesimler tarafından İslamcı bir parti olarak görülen AKP, İslam'ın siyasete karışmaması gerektiğini savunanların tepkisini çekti. Ancak AKP hükümeti, İslam'ın Türkiye'de yaşayan milyonlarca insan için önemli bir din olduğunu ve bu dinin siyasi hayatta da yer almasının normal olduğunu savunuyor.
| AKP Dönemi | Değişimler |
|---|---|
| 2002 | AKP iktidara gelir |
| 2003 | AB üyelik müzakereleri başlar |
| 2010 | Anayasa değişikliği yapılır |
AKP dönemi Türkiye'deki toplumsal yapıda da değişikliklere neden oldu. Özellikle kadın hakları ve LGBT hakları konusunda ciddi tartışmalar yaşandı. İslami kurallara uygun bir toplum modeli öneren AKP, bazı kesimlerde tepkiye neden oldu. Ancak AKP hükümeti, kendisinin demokratik bir parti olduğunu ve herkesin haklarını koruduğunu savunuyor.
AKP'nin İslami Referansları
AKP, İslami kimliğiyle birlikte demokratik ilkeleri benimseyen bir parti olarak tanımlanmaktadır. Parti, İslam kültüründe öne çıkan bazı değerlerine atıfta bulunarak siyasi kimliğini oluşturmuştur. Bunlar arasında adalet, dürüstlük, insan haklarına saygı, halkın iradesine saygı gibi ilkeler yer almaktadır. Ancak AKP'nin İslami kimliğini destekleyen kesimlerin baskısı altında kalarak bazı tartışmalı adımlar attığı da kabul edilmektedir.
AKP'nin İslamcılık anlayışı, politik İslamın farklı eğilimleri içinde yer alır. Parti, İslam'ın siyasi alana ilişkin değerlerini benimserken, dinin kamusal alanın belirleyici bir unsuru olamayacağı görüşünü savunmaktadır. Bu yaklaşım, İslam'la demokrasinin uyumlu olabileceğine yönelik yapılan tartışmalarda önemli bir rol oynamaktadır.
Bununla birlikte, AKP'nin muhafazakarlık anlayışı da İslami referanslar taşımaktadır. Parti, geleneksel aile yapısını savunduğu gibi, toplumda önde gelen değerlerin korunmasına da önem vermektedir. Bu noktada, toplumsal cinsiyet rollerinde ve azınlık haklarında yaşanan bazı tartışmalar söz konusu olabilmektedir.
Ara Seçimler ve Seçim Sonuçları
Ara seçimler, Türkiye'nin demokrasi tarihinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Son olarak 2018 yılında gerçekleştirilen ara seçimler, siyasi partilerin seçim stratejilerini ve oy verenlerin tercihlerini etkileyen birçok faktöre sahne oldu.
Seçim sonuçlarına baktığımızda, ana muhalefet partisi CHP'nin İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirleri kazanması dikkat çekiciydi. AKP ise ülkenin diğer bölgelerinde güçlü bir destek aldı. Ancak, seçim sonuçları tartışmalı bir şekilde geçti ve AKP'nin itirazları sonucu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi yenilendi.
Ara seçimler, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde önemli bir dönüm noktası oldu. Seçim sonuçları, ülkenin vatandaşlarının demokratik tercihlerinin göstergesi olmasının yanı sıra, Türkiye'nin siyasi ortamını da etkiledi.
| Ara Seçim Sonuçları | Parti | Oy Oranı |
|---|---|---|
| İstanbul Büyükşehir Belediyesi | CHP | 48.80% |
| AKP | 48.55% | |
| ANKARA Büyükşehir Belediyesi | CHP | 50.90% |
| AKP | 47.06% | |
| İZMİR Büyükşehir Belediyesi | CHP | 58.10% |
| AKP | 37.40% |
Ancak, seçim sonuçlarındaki tartışmalar, ülkenin demokratikleşme sürecinde başarısızlıkların da göstergesi olarak görülebilir. Seçim öncesi ve sonrasında yaşanan tartışmalar, ülkedeki siyasal gerilimi arttırdı ve Türkiye'nin demokrasi ve insan hakları konusundaki karnesine olumsuz bir şekilde yansıdı.
Ara seçimlerin Türkiye'nin demokratik sürecine etkisi, ülkenin geleceği açısından önemli bir konudur. Seçim sonuçları, Türkiye'deki siyasi ve toplumsal değişimleri, demokratikleşme sürecini, İslam ve demokrasi arasındaki ilişkiyi ve Türkiye'nin demokratik geleceğini tartışmak için önemli bir referans noktası olarak kullanılabilir.
Türkiye'deki İslami Hareketler
Türkiye'de İslam'ın siyasi hayatta yükselişinin ana sebeplerinden biri, 1950'lerden itibaren Türkiye'de İslami hareketlerin güçlenmesidir. 1960'larda Türkiye Milli Nizam Partisi, İslami referansları olan bir parti olarak öne çıkarken, 1970'lerde İslamcı gençlik hareketi yaygınlaşmaya başladı.
1980'lerde askeri darbenin ardından İslami hareketler örgütlü bir siyasi yapı haline geldi. Refah Partisi (RP) bunların en önemlilerinden biri oldu ve başarılı bir siyasi hayat sürdürdü. Ancak, parti kapatılarak Fazilet Partisi'ni (FP) kurdu. FP de aynı şekilde 2001 yılında kapatıldı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) bu durumdan doğdu.
AKP'nin kurucuları arasında yer alan Recep Tayyip Erdoğan, partiye İslami referanslı bir lider olarak öncülük etti. Fakat, parti kendilerini sadece İslamcı bir parti olarak tanımlamak yerine, muhafazakarlık ve liberal demokrasiyi birleştiren bir parti olarak gösterdi.
| İslami Hareketler | Kuruluş Tarihi | Siyasi Görüş |
|---|---|---|
| Milli Nizam Partisi | 1961 | İslami Referans |
| Refah Partisi | 1983 | İslami Referans |
| Fazilet Partisi | 1997 | İslami Referans |
| Adalet ve Kalkınma Partisi | 2001 | Muhafazakarlık ve Liberal Demokrasi Birleşimi |
Türkiye'deki İslami hareketler, siyasi hayatta ve toplumda büyük bir etkiye sahip oldu. Özellikle AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte, Türkiye'de yaşanan büyük değişimlerde İslami hareketlerin büyük bir rolü oldu. Ancak, Türkiye demokratikleşme sürecinde birçok zorlukla karşılaştı ve halen bu konuda çalışmalar sürmektedir.
İslam ve Demokrasi: Tartışmalar ve Öneriler
İslam ve demokrasi sıklıkla tartışma konusu olan bir konudur. İslam'ın demokrasi ile uyumlu olup olmadığı hala tartışılan bir meseledir. İslam'ın temel değerleri, insan hakları ve demokratik prensipler arasında bazı benzerlikler ve farklılıklar bulunmaktadır. İslam'ın demokrasi ile uzlaşması için yapılması gerekenler ve tartışmalar ele alınmaktadır.
Bununla birlikte, İslam dünyasında demokrasiye geçiş süreci devam etmektedir ve Türkiye bunun en güncel örneğidir. Türkiye, İslam'ın demokrasi ile uyumlu olabileceğini göstermek adına önemli bir fırsat sunmaktadır. Türkiye'de İslam'ın siyasi hayatta yükselişi ve demokratikleşme süreci ele alınmakta ve bu süreçler üzerindeki tartışmalar sürmektedir.
İslam ve demokrasi arasındaki uyum konusundaki tartışmalar, İslam'ın temel değerleri ile demokratik ilkeler arasındaki farklılıkların ele alınmasıyla daha da karmaşık hale gelmektedir. İslam'ın temel ilkeleri ve insan hakları arasındaki bağlantı ile İslam'ın eşitlik, özgürlük ve adaletle uyumlu olup olmadığı tartışılmaktadır. İslam'ın demokrasi ile uzlaşması için yapılması gerekenler arasında din ve siyaset arasındaki ayrımın netleştirilmesi, İslami örgütlenmelerin daha demokratik bir yönetim anlayışı benimsemesi, İslam dünyasında demokrasi kültürünün yerleşmesi ve demokratik değerlerin toplumsal olarak benimsenmesi sayılabilir.
- Bu uzlaşma için İslam dünyası ile diyalog ve iş birliği yapmak gerekmektedir.
- İslam ve demokrasi arasındaki tartışmaların çözümü için tarafların anlayışlı ve karşılıklı saygıya dayalı olması gerekmektedir.
- İslam'ın demokrasi değerlerini benimsemesi için eğitim ve bilgilendirme çalışmaları yapılmalıdır.
İslam dünyasında demokrasiye yönelik birçok örneğin bulunması, İslam'ın demokrasi ile uzlaşabileceğini göstermektedir. Endonezya, İslam ve demokrasi uyumu açısından en iyi örneklerden biridir. Endonezya'da İslam ve demokrasi arasındaki uzlaşma ile birlikte demokratikleşme süreci hızlanmıştır. Aynı şekilde, Tunus da İslami hareketlerle mücadele ederek demokrasiye geçiş sürecini tamamlamıştır.
İslam ile Demokrasi Arasındaki Uyum
İslam ve demokrasi arasındaki uyum, son yıllarda tartışmaların odağına yerleşti. İslam'ın temel prensipleri ve demokratik ilkeler arasında benzerlikler olmakla birlikte, bazı farklılıklar da bulunmaktadır. Bunun nedeni de İslam'ın sosyal, kültürel ve siyasi bir din olmasıdır. İslam'ın demokratik ilkelerle uyumlu hale gelmesi için yapılması gerekenler arasında, din ve siyaset arasındaki ayrımın net bir şekilde belirlenmesi yer almaktadır.
İslam ve demokratik ilkeler arasındaki uzlaşma için, İslam'ın temel prensipleri ile demokratik ilkelerin karşılaştırılması gerekmektedir. Bunun için İslami kaynaklardaki bazı prensipler şunlardır:;
- Hoşgörü
- İnsan haklarına saygı
- Adalet
- Eşitlik
- Şeffaflık
Bu prensipler, demokratik ilkelerle benzerlik göstermektedir. Ancak, İslam'ın esas amacı kutsal kitaplarla uyumlu bir şekilde yaşamak ve topluma faydalı bir şekilde hizmet etmektir. Bu nedenle, İslam'ın demokratikleşme sürecinde yapılması gerekenler arasında, dini değerlerin demokratik toplumun değerleriyle uyumlu hale getirilmesi yer almaktadır.
Din ve siyaset arasındaki ayrımın net bir şekilde belirlenmesi, İslam ve demokrasi arasındaki uzlaşmanın en önemli noktalarından biridir. Bu ayrımın yapılabilmesi için ise laiklik ilkesi ve anayasal haklar önemlidir. Bu sayede, İslam'ın demokratik ilkelerle uyumlu bir hale gelmesi sağlanabilir.
Din ve Siyaset Ayrımı
Din ve siyaset arasındaki ayrım, demokrasi için son derece önemlidir. Çünkü bir ülkede yönetimi dini değerler belirlerse, bu diğer dinlere mensup olanların haklarını ihlal edebilir. Bu nedenle, devletin yönetimi ile dini liderlerin yönetimi arasında net bir ayrım yapılması gerekiyor.
Bu ayrımın sağlanması, herkesin eşit şekilde temsil edildiği bir demokratik düzenin oluşmasına da yardımcı olur. Çünkü devletin yönetimi sadece bir dini gruba verilirse, diğer dini grupların hakları göz ardı edilerek bir baskı rejimi oluşabilir.
Ayrıca, din ve siyaset arasındaki ayrım, demokratik bir toplumda çatışmaların önlenmesine de yardımcı olur. Din konuları, hassas ve duygusal konular olduğu için devletin müdahalesi gerektiğinde, din ile siyaset arasındaki ayrım sayesinde daha adil ve objektif kararlar alınabilir.
Özellikle Türkiye gibi İslam'ın etkisinin yoğun olduğu bir ülkede, din ve siyaset arasındaki ayrımı sağlamak zor olsa da, demokratikleşme sürecinde bu ayrımın önemi daha da artıyor. Bu süreçte, laiklik ilkesi ve din ile devletin ayrılması konusunda toplumsal bir uzlaşmaya varılması gerekiyor.
- Bu uzlaşma sayesinde, Türkiye'nin demokratik yönünün güçlenmesi bekleniyor.
- Aynı zamanda, din ve siyaset arasındaki ayrımın sağlanması, Türkiye'de farklı kültür ve inançlara mensup insanların bir arada yaşamasını da sağlayacak.
Sonuç olarak, din ve siyaset arasındaki ayrımın demokrasi için son derece önemli olduğu açıktır. Bu ayrımın sağlanması, eşitlik, adil yönetim ve toplumsal barış açısından hayati bir öneme sahiptir.
İslam ve Demokrasi Örnekleri
İslam ve demokrasinin bir arada var olabileceği tartışması sadece Türkiye özelinde değil dünya genelinde de sürüyor. Bu doğrultuda, farklı ülkelerdeki İslam ve demokrasi örnekleri inceleniyor. Bu örnekler arasında Endonezya ve Tunus öne çıkıyor.
Endonezya, dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip olan ülkelerinden biri. Ülkede İslam ile laikliğin bir arada var olabilmesi için çaba gösteriliyor. Endonezya, birçok yasa ve politika ile din ve siyaset arasındaki ayrımı korumaya çalışıyor. Ülkede, toplumun çoğunluğunu Müslümanlar oluşturduğu için İslam'a atıf yapan siyasi partiler de bulunuyor. Ancak bu partiler, özellikle son yıllarda demokratik ilkeleri koruma konusundaki tutumları ile eleştiriliyor.
Tunus, Arap Baharı sonrası yaşadığı siyasi ve toplumsal değişimlerle dikkat çekiyor. Ülke, İslamcı hareketlerle mücadele ederek laiklik ve demokratikleşme sürecini hızlandırmaya çalıştı. 2011 yılında gerçekleştirilen seçimlerde İslamcı Ennahda Partisi %40 oy alarak iktidara geldi. Ancak parti, hem demokratik sürece uyumlu davranması hem de ekonomik sorunların çözümü konusunda yetersiz kalması nedeniyle eleştirildi. 2014 yılındaki seçimlerde ise Ennahda Partisi oyların %27'sini alarak kaybetti.
Bu örnekler, İslam ve demokrasi arasındaki uyumun sağlanması konusunda daha fazla çalışmanın gerekliliğini ortaya koyuyor. İslam dünyası, demokratik ilkeleri koruma ve uygulama konusunda daha etkin bir rol üstlenmelidir. Ancak bu süreçte, din ve siyaset arasındaki ayrımın korunması da önemlidir.
Endonezya
Endonezya, dünyadaki İslam ve Demokrasi uyumu örnekleri arasında önemli bir yer tutuyor. Dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusuna sahip olan Endonezya, aynı zamanda güçlü bir demokrasi kültürüne sahip. Endonezya'da din ve devlet işleri ayrı tutuluyor ve ülkede farklı dinleri benimseyen kesimler barış içinde yaşıyor.
Endonezya, demokratikleşme sürecinde çok mesafe kat etti. Ülke, 90'larda askeri bir diktatörlükten kurtulduktan sonra, demokrasi ve insan hakları konusunda önemli adımlar attı. Endonezya Anayasası, özgür ifade ve kitle iletişimi özgürlüğü, inanç özgürlüğü gibi temel hakları ve özgürlükleri güvence altına alıyor. Ülkede sivil toplum örgütleri ve bağımsız medya varlığı demokrasinin gelişmesinde önemli rol oynuyor.
Ayrıca, Endonezya'daki siyasi partiler, İslami partiler de dahil olmak üzere çeşitli dünya görüşlerini temsil ediyor. Endonezya'da İslamcı partiler de yer alıyor ancak bu partiler siyasi hayatın merkezinde olmadıkları gibi, İslami görüşleri nedeniyle dışlanmıyorlar. Endonezya'da İslami partiler, diğerlerinin yanı sıra aday gösterilerek seçimlere katılıyor.
Endonezya, İslam ve Demokrasi uyumu konusunda güçlü bir örnek teşkil ediyor. Ülkede İslam ve demokratik değerler arasında bir çatışma yaşanmıyor. İslam, Endonezya'da sadece bir din olarak algılanıyor. Bu nedenle, Endonezya'daki İslami hareketlerin demokratikleşme sürecinde yapıcı bir rol üstlenmeleri sağlanıyor.
Tunus
Tunus, Kuzey Afrika'nın küçük bir ülkesi olmasına rağmen İslam ve demokrasinin uyumlu bir şekilde nasıl gerçekleştirilebileceği konusunda güçlü bir örnek teşkil ediyor. 2011'de gerçekleşen devrim ile birlikte Tunus, İslamcı hareketlerin yükselişiyle karşı karşıya kaldı. Ancak bu hareketlerin demokratik sürece adapte olması, ülkenin demokrasi yolunda önemli adımları atmasını sağladı.
İslamcı gruplar, demokratik seçimlere katılım sağlayarak siyasi hayatta yerlerini alırken, diğer yandan laik kesimlerle işbirliği yaparak, Tunus'un din ve devlet işlerini ayrı tutmaya karar verdi. Özellikle Ennahdha Partisi, İslami değerlerini koruyarak laiklik ilkesine saygı gösterme konusundaki açıklamaları ile dikkat çekiyor.
Tunus'un demokratikleşme süreci oldukça uzun ve meşakkatli olsa da, ülke sonunda laik ve İslami kesimlerin bir arada yaşayabileceği demokratik bir toplum inşa etme yolunda başarılı oldu. Ülkedeki İslamcı hareketler, Tunus'un sivil toplum ve siyasi hayatında yerlerini alarak toplumsal barışın sağlanmasına yardımcı oluyorlar.
Bu anlamda Tunus, diğer İslam ülkelerine çok önemli bir örnek teşkil ediyor. İslam ve demokrasinin bir arada var olabileceğini ve İslami grupların demokrasiye danışmanlık yapabileceğini gösteriyor. Kuşkusuz, Tunus'un demokratikleşme sürecinin tamamlanması için, daha birçok adım atılması gerekiyor. Ancak bu adımlar Tunus halkının demokratik mirasını korumasına ve onu diğer İslam ülkelerine taşımasına yardımcı olacak.